Kaptanımız Şirketler Müdürünün konuklarıydık. Burunda durmuş, gözlerini açıklara dikmişti. Dördümüz, bize dönük sırtına sevgiyle bakıyorduk. Tüm ırmak üzerinde, onun kadar denizciye benzeyen kimse yoktu. Bir kılavuzu andırıyordu -denizcilerin gözünde de bundan daha güvenilir bir kişi yoktur. Uğraşının ilerideki aydınlık ırmak ağzında değil, sırtını çevirdiği o durgun karanlığın içinde olduğuna inanmak güçtü.
Önceden de söylemiştim bir yerlerde: aramızda denizin yarattığı bağ vardı. Uzun ayrılık dönemleri sayesinde yüreklerimizi birleştirmekten başka, birbirimizin anlattıklarına -hatta inançlarına bile- hoşgörülü yapmıştı bu bağ bizi.