Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

204 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Saçma", evet, uzun zaman sonra İsa'nın Güncesi alakalı bir soruyla karşılacak olursam aklıma ilk gelecek kavram bu olacak. Saçmalık romanın adıyla başlıyor, çünkü romanın ismini duyduğunuzda doğal olarak kahramanın isminin İsa olduğunu düşüneceksiniz ancak kahramanın adı İsa değil hatta roman boyuna ne kahramanın ne de diğer karakterlerin adları geçiyor. Kahramanın eşi müphem bir nedenden dolayı kocasına İsa demiş ve kahraman da bunu, hayatındaki genel tavrına uygun olarak kabullenmiş, belki daha doğru ifadeyle buna itiraz etmemiş. Kahramanımız ise karşılaştığı insanları Jose Saramago'yu anımsatırcasına lakaplarla veya sıfatlarla isimlendirmektedir. Saçmalık sadece isimler nezdinde kalmaz. Mekanlar da buna dahildir. Örneğin İsa'nın bacanağının yaşadığı daire yerin altında altıncı kattadır, çünkü yetkili mercii yukarı doğru yeni kat çıkılmasına izin vermemiş. İsa'nın ortada hiçbir neden yokken girdiği eskiden işinden ayrılıp girdiği yeni işindeki ofisi de saçmadır, çünkü odasında neredeyse hiçbir şey yoktur, ofise bir boşluk hakimdir. Bu boşluk bir nevi İsa'nın kendisinin dışa vurumu gibidir aynı zamanda. Saçmalık, romanın ana akışını oluşturan sorguyu da kapsar. Yine ortada bir neden yokken yeni işinde İsa dikkatleri üzerine çeker, evet, belli bir neden var gibidir, yani İsa, odasındaki kasanın içinde bulduğu birtakım kağıtlar sebebiyle sorguya çekilir roman boyunca lakin kağıtlar birbirinden farklı yabancı dillerde yazılmıştır ve İsa yabancı bir dil bilmemektedir. Sorgu esnasında da birbirleriyle alakasız sorular sorulur. İsa ne kadar anlam veremese de bu saçma sorguyu da kabullenir. Bunu işinin doğal akışı içinde değerlendirir. Adeta nehre düşen bir yaprak gibi sürüklenir ama sürüklenişe yönelik hiçbir itirazda bulunmadan. İsa hakkında bildiğimiz en net şey değişimden hoşlanmamasıdır lakin romanda gördüğümüz üzere hayatındaki önemli değişikliklere rağmen tavrında keskin değişimler yaşanmaz. Bunlara hemen alışır. Zira İsa, hayata karşı savunma refleksi olarak alışkanlığını istemsizce kuvvetlendirmiştir. Sisifos nasıl bir taşı tepeye taşımakla cezalandırılmış ve buna karşı isyan etmemiş ise İsa da bir anlam bulamadığı ve aslında bunun üzerine derinlemesine düşünmemeksizin her günü aynı şekilde geçirerek kendi taşını tepeye taşımaktadır. Her gün yeniden. İsa'yı çok boş bir insan olarak hayal etmenizi de istemem, zira bu hata olur. Çünkü İsa'nın insanlara ve hayata dair yerinde tespitleri vardır. Bunlardan birisi iletişimin aslında bir yorum olduğudur. Şöyle ki, aslında karşımızdakini tam anlamıyla dinlemeyiz, onlardan bir şeyler duyarız ve zihnimiz hemen hareketlenerek geri kalanı tamamlar. Dolayısıyla her dinleme bir yorum olur. Roman boyunca girdiği diyaloglarda bu durumu, mübalağa edilmiş şekillerde yaşar. Bir diğer tespiti, sanıldığının aksine yaşamımızı sürerken mantığı az kullanmamızdır, çünkü genellikle bir alışkanlık üzre davranırız. Alışkanlığımıza ters bir durumla karşılaşınca önce bir şaşırırız ama hemen ardından yeni duruma adapte olur, bunun içinde yeni alışkanlıklar oluşturarak hayatımıza kaldığımız yerden devam ederiz. İsa'nın sorgulamalar sonunda farkına varıp kabullendiği bir durum ise insanın her an suçsuzluğunu ispatla yükümlü oluşudur, bunun nedeni yine iletişimin izah ettiğimiz yönüdür. Romanın 1971 darbesinden üç sene sonra basıldığını göz önüne alacak olursak Türkiye'nin bozuk adalet sisteminden ve sosyal aksaklıkları yüzünden de her an suçlanabilecek oluşu göz önünde bulundurulabilir. İsa'nın Güncesi zannımca Türk edebiyatında müstesna bir yere sahip olabilir. Bununla birlikte romanın ilk yarısı, kahramanın güzel tespitleri ve yorumlarının monolog halinde verilmesi sebebiyle daha kolay okunur bir moddayken diğer yarısında saçma sorgu sahneleri ve sohbetleri nedeniyle okuru biraz sıkacak ve bunaltacak moddadır ancak romanın atmosferi ve teması nedeniyle bu durum gayet anlaşılabilir hatta olması gerekendir denilebilir. Keyifli okumalar
İsa'nın Güncesi
İsa'nın GüncesiMelih Cevdet Anday · Adam Yayıncılık · 1991267 okunma
··
1.904 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Batu okurunun profil resmi
Kafka'nın Dava'sından epey esinlenilmiş; ancak kendi içinde güzel de bir özgünlüğü var. Gayet güzel anlatmışsın Kaan, kalemine sağlık.
Kaan okurunun profil resmi
teşekkür ederim :) evet o kitap da okurken aklıma sık sık gelmişti
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.