Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

392 syf.
·
Puan vermedi
Mutsuzluğun Rengi...
Üzerine uzun uzun konuşulabilecek, yaş aldıkça kitaplıktan çıkarılıp yeniden okunması gereken bir eser, her okunduğu zaman ayrı tat verecek bir Livaneli klasiği ile karşınızdayım. Başka kitaplarını okumuş olanlar da bilir elbette, Livaneli kitaplarında her zaman merak uyandıran, farklı sosyolojik çevrelerden insanların hayat hikayelerini anlatırken yazıldığı dönemin siyasi ve toplumsal sorunlarını da ele alır. Hatta dönemi diye bir sınırlandırma yapmak yanlış olabilir. Livaneli eserleri geçmişi, geleceği ve bugünü olabildiğince akıcı ve etkili bir dil ile kaleme almıştır. Mutluluk, üç ana karakterden oluşmaktadır bunu okumak da okura çok farklı duygular yaşatacaktır. Bundan sonraki aşamada kitabı açıklamak ve spoiler yer alacaktır. Romanda, yaşadığımız toplumda kadının ve erkeğin rolleri ve konumu, toplumun “töre”, “namus” gibi kavramlara verdiği önem, karakterlerin söylemleri ve yaşantıları aracılığıyla vurgulanmaktadır. Bizler biliyoruz ki toplumunda cinsel kimliklerin belli bir sınırı vardır. Kadının ve erkeğin kendine has bir görevi vardır ve namus kavramı her zaman kadına ait olmuştur.
Cemal Süreya
Cemal Süreya
'nın dediği gibi "Sevişti bir bakir ile bakire, erkeğe milli dediler kadına fahişe.” fakat bunun yanında o namusu temizlemek zorunda olan erkekler... Romanın kahramanlarından biri olan Meryem, amcası tarafından tecavüze uğramış ve ailesinin kararına göre “ölümü hak etmiş” bir kadındır. Çünkü o “artık kirlenmiştir” ve tecavüze uğramış olması ölmesi gerektiği gerçeğini değiştirmeyecektir. Meryem’i öldürmesi gereken kişi de amcasının oğlu Cemal’dir. Romanda, toplumsal cinsiyet rolleri gereği doğduğu günden beri yaşamının birçok alanında erkeğin gerisinde kalmak zorunda bırakılan kadınlar, erkeğe hizmet etmesi gereken, iyi bir eş, iyi bir anne olması gereken bireyler olarak resmedilmektedir. Bu gibi sorumlulukları dışında kadın, çoğu kez “cinsellik” ile ilişkilendirilen “namus”una sahip olmalı ve bekâretini korumalıdır. Aksi takdirde kadın bunun bedellerine katlanmak zorundadır. Ki kadınların bir çoğu maalesef ki cinsel istekleri yerine getirme, ev işi yapma ve çocuk yapma görevi varmış gibi bir düşünce var ve bunu insanlar birbirlerine hayasızca aşılıyor. Sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin ki namusun lekelenmesin ?? Kadının namusundan sorumlu olan kişi de ailedeki erkektir. “Mutluluk” romanında da olduğu gibi tecavüze uğradığı için “ailenin namusunu kirleterek” ölü- mü hak eden Meryem ile onu öldürmesi kişi olan Cemal’e yapılan baskı toplumsal cinsiyetin ağır bedellerini yansıtmaktadır. Görülmektedir ki toplumsal cinsiyet rolleri hem kadın hem de erkek üzerinde baskı oluşturmaktadır. Tabii ki bu baskı Meryem gibi suçsuz günahsız çocuk kadınların omuzları üzerindedir. Ki günümüzde maalesef ki bunun somut örnekleri ile karşı karşıya kalmış bulunmaktayız. Sırf tecavüze uğradı namusu gitti diye öldürülen, ailenin erkeği tarafından öldürülmek zorunda bırakılan kızlar. Suçları ne diye sormaktayım, günümüzde pedofili, tecavüz ve taciz olayları artıkça neden kadınlar suçlu bulunuyor sormaktayım? Kadın açık giyindi diye mi? Yoksa tahrik ettiği için mi? Yoksa o istedi de, ben dayanamadım mı? Bunlar hepsi bahane değil mi kendisin eşine, kızına dokunulsa namus timsali kesilecek insanlar neden birilerin geleceği, hayali ile oynar bunun yanında yetiştirdiğim meyvenin ilk tadına ben bakma hakkının olduğunu savunan ahlaksız yaratıkları saymıyorum bile... Sonuç olarak “Mutluluk” romanı toplumsal cinsiyet konusunun anlaşılmasında önemli bir kaynak olduğu düşünülmekteyim. Romanın, özellikle Türkiye’nin farklı bölgelerinde kadının ve erkeğin konumsal farklılıklarına getirdiği bakış açısı, toplumsal cinsiyetin kadını ve erkeği nasıl etkilediğini anlamada farklı bir perspektif sunmaktadır. Son olarak da kadının cinsel obje olmadığı, onun başına gelen kötü bir felakette en masum kişilerin onlar olduğunu aldıkları yarayı daha da deşmenin ne kadar hayasızca olduğunu, insanlara bu tür olaylarda baskının yapılmaması, onları en felaket cezayı yapması için baskı göstermemesi, insan gibi yaşanması gerektiğini arkasında durulmasını gerektiğini vurgulamak istiyorum. Onların göklerini biraz da bizler siyaha boyamayalım... İyi okumlar, kitapla kalın...(✿ ♡‿♡)
Mutluluk
MutlulukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202036,1bin okunma
·
651 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.