Hadis'in kıyas veya akla muhâlefeti, gerçekte yeri olmayan sadece bir iddiadan ibárettir. Aklın mükellefiyet şartı kabul eden bir
dinin akilla çatışan bir beyân'i olmayacaği açıktır. Ancak her dînî beyâni aklın aynı kolaylıkla anlayabilecegii kabul etmek de
mümkün değildir. Akıl üstü gerçeklerin mevcûdiyeti de aklidir.
Tecrübe, örf ve ilmî veriler ise, yeni bulgular ve zamanla degişmeye tâbidirler. Hadisler anlaşılmadan tecrübe ve örfe
muhalefeti iddia edilemez.
Sihhati sâbit olan hadislerin, her türlü delil karşısında makul bir izáhi daima vardır ve bu delillerle hadis arasında çözülmez,
tevili imkánsız bir muhálefet söz konusu değildir.