Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

416 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Hayatı kimi zaman çok mu ciddiye alıyoruz bilinmez ama alelade bir oyun olmadığı da kesin. Yaşamda var olduğumuz süre boyunca pek çok tevafukla ya da kimine göre tesadüfle karşılaşıyoruz. İşte kitabımızın baş kahramanı da bir tesadüfler silsilesi içinde sıkışıp kaldığını ve doğduğu andan itibaren sergilediği oyunun artık sonuna geldiğini düşünen bir yazar. Hayatında ilk kez katil olan bu yazarımız, gecenin bir vakti bir bankta oturmuş henüz işlediği cinayetin arka plânını anlatmaya başlayarak bir hikâyenin içerisine çekiyor bizleri. Katilin bilindiği ama maktulün bilinmediği esrarengiz bir hikâye... Bir cinayetin romanını okurken pek çok farklı hayata ve olguya da dahil oluyoruz aslında. Kitapta sıkça vurgulanan iktidar ve güç olgusu bunlardan biri olarak söylenebilir. Altında hazine olduğuna inanılan bir kilise uğruna yapılan iktidar mücadeleleri yer alıyor eserde. Bu mücadelenin yanı sıra kitaba hakim olan şehvet olgusu da var. Şehvet duygusunun bir insana neler yaptırabileceği, bir insanı nelere sürükleyebileceği karşımıza çıkıyor bu satırlarda. Her zamanki gibi bu eserinde de Ahmet Altan kadın ve erkek ikilisini, özellikle de kadınları, ne kadar iyi tanıdığını bir kez daha kanıtlamak istercesine kullanmış kalemini. Bu anlamda güzel tespitler mevcut. Tüm bunların yanı sıra yazar olan kahramanımız hikâyesini anlatırken çoğu zaman kendine engel olamayarak Tanrı ile hesaplaşmaktadır. Kimi zaman yaşadığı tüm bu olayların sebebini yaratıcıya bağlarken, kimi zaman kendi suçu olup olmadığını düşünmeden edemez. Yeri gelir o kadar öfke ile dolar ki içi Tanrı'ya meydan okur, O'nu öfkelendirmeye, kışkırtmaya çalışır ama her seferinde çaresiz kalıp hikâyesini anlatmaya devam eder. Çaresiz kalan bir insan ile Tanrı arasındaki bu çekişme bazı kısımlarını aşırı bulsam da her yönüyle ele alınıyor bu kitapta. Eserde yer alan kahramanların hayatlarına dahil olup, bu cinayete doğrudan veya dolaylı olarak nasıl ortaklık ettiklerini okumak keyifliydi fakat kitap çokça övüldüğünden midir bilmiyorum beklentimin altında kaldı. Sonuna dek farklı şeyler olacak her an diye düşündüm ama eserin sonu da gidişatı kadar şaşırttı beni. Sanki aceleye getirilmiş ve artık bitsin denilmiş gibiydi. Son zamanlarda Altan'ın üç eserini (Kılıç Yarası Gibi, İsyan Günlerinde Aşk, Ölmek Kolaydır Sevmekten) okumuş biri olarak Son Oyun isimli bu eserin okuduğum diğer kitaplara nazaran sönük kaldığını söylemek zorundayım. Her ne kadar bu eserin Altan'ın en iyi eseri olduğu söyleniyorsa da buna kesinlikle katılmıyorum. Eserin içerisinde okuyucuyu cezbeden güzel alıntılar var fakat yukarıda bahsettiğim üç kitabın kalitesine yetişemediğini söyleyebilirim. Okumayı düşünenler için hoş bir alıntı bırakalım; "Bir kadınla konuşmak, içi bin bir çeşit süs eşyasıyla dolu bir dükkâna girmek gibi gelir bana, o kadar değişik konuları, dedikoduları, gizli küçük kıskançlıkları, kendileriyle ilgili dertleri vardır ki almayacağın ama dokunmaktan, kaldırıp bakmaktan sıkılmayacağın küçük süs eşyalarıyla oynamaya benzer onlarla konuşmak. Zorla kendini anlatıp onları sıkmazsan saatlerce seni oyalayacak konularda konuşurlar."
Son Oyun
Son OyunAhmet Altan · Everest Yayınları · 20131,371 okunma
·
96 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.