Kyros’un Yunan kıyılarını fethini, büyük olasılıkla Orta Asya ve Afganis tan kadar uzak diyarlara yaptığı seferler izledi. En sonunda, Mezopotamya’nın verimli ovalarındaki Babil Ülkesi’ne yöneldi. Babil Devleti büyük bir savaşın ardından (İ.Ö 539) düştü ve Kyros kendini hem batının hem de sınırlan Mısır’a kadar uzanan güneyin efendisi olarak buldu. Yeni tebaası arasında, denizci leri imparatorluk donanmasına insan gücü sağlayan Fenikeliler de vardı. Doğudan batıya 4-000, kuzeyden güneye 1.500 kilometrelik muazzam genişlikte bir alana yayılan Ahameniş imparatorluğu, altı milyon kilometrekarelik yüzölçümü ve otuz beş milyon olduğu tahmin edilen nüfusuyla, en geniş sınır larına ulaşmıştı. Sahip olduğu toprakları öylesine çeşitli ve kontrol edilemez di ki, birçok durumda otoriter bir yönetimin dayatılması imkânsızdı. Kyros’un dehası bunu kavradı; Krallann Kralı ve Pers tanrısı Ahura-Mazda olarak yüce otoritesi tanındığı sürece, yerel kültürler ve dinler rahatça gelişebilecekti. Yahudiler Babil’in kontrolünden kurtulup özgürlüğe kavuşmalarını coşkuyla karşıladı. Kyros, Yeşeya’da, Yehova’nın meshettiklerinden biri olarak kurtarıcı ilan edildi. Pers sanatında, bazılarına Krallar Kralının huzurunda silah kuşanma izni verilen yabancılar, vakur insanlar olarak gösterilir.