Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
. . . MESLEĞİM YAZARLIK . . .
Edebiyat Dehası Murakami Hoca'dan Yazarlık Dersleri… Romancı iddiasında olmayan gayet sıradan bir insandan eserleri dünyada 50 dilde çevrilen bir edebiyat dehası nasıl çıkar? Kendisi çok mütevazı olduğu için tabii ki böyle yazmamış kitabında ama gayet samimi ve mütevazı bir şekilde açıklamış bu soruyu. Prematüre doğmuş ödüllü ve ilk romanı: Rüzgârın Şarkısı’ndan tutun da kendi yaşam hikâyesinden kesitleri kitabında güzelce anlatmış. Okuyucuyla samimi dertleşmiş, bir nevi içini dökmüş. Yazarlık heyecanı ve iddiası taşıyanlara Murakami Hoca’dan yazarlık dersleri olarak sunmuş. Bir yazarın/yazar adayının kafasındaki sorulara kitabında bolca ışık tutmuş; Özgün bir yazar nasıl olunur? Yaratıcılık nasıl ortaya çıkar? Ne hakkında ve ne için kime yazmalısın? Roman karakterlerini Murakami nasıl oluşturuyor? Hayat tecrübelerini romana nasıl aktarabilirsin/uyarlayabilirsin? gibi soruları kendi perspektifinden ve yaşam tecrübesinden aktarmış. Yıllarca içinde birikenleri paylaşmış. Hem de bir samimi dertleşme havasında. Deneme tarzında olan bu kitap, adından da anlaşılacağı gibi Murakami'nin yazar olma öyküsünü anlatıyor. İlk bölümde; hoşgörü temelinde ele alıyor konuyu. Ne olursan ol yine gel demiş kısaca. Kendisini basit ve mütevazı olarak tanımladığından her eli kalem tutan insanın yazar potansiyeli taşıdığını ima etmiş. Tıpkı yürümeyi bilen herkesin dans da edebileceği gibi… Ayrıca yazma eyleminin özel bir yetenek isteyen bir tarafı olmadığını da belirtmiş. Hatta kendinden bolca örnek verirken; 2.bölümde işlettiği caz bardan ve o zamanlarda geçim derdi bir yandan okulu bitirme derdi bir yandan bastırırken mutfak masasında kağıt kalemi eline alıp yazı yazmaya başlamasından bahsediyor. Bir zamanlar bizim ülkemizde de banliyö trenlerinde satılan en ucuz BİC Marka kalemle yazarlık hayatına en ilkel ve yoksul haliyle başlayarak sonrasında dünyanın en çok satan yazarlarından biri olmasına kadar uzanan hikâyesine değiniyor. 3.Bölüm: Edebiyat ödüllerine değinmiş. Ödüllerine ne anlam yüklediğini açıklamaya çalışmış. 4.Bölüm: Özgün bir yazar nasıl olunur ve yazım konusu seçme konularına girmiş. Son bölümlerde de Japonya'da aldığı ağır eleştiriler sonucunda Murakami’yi çıldırtarak nasıl yurtdışına kaçırtmışlar bu kısmı samimi bir şekilde anlatmış. Sonrası ABD’deki yayınevleri,çevirmenler, editörler ile olan temasları ve şöhrete uzanan hayatı… MURAKAMİ’NİN SICAKLIĞINI HİSSEDEBİLMEK: Yazarlık iddiasında ya da heyecanında olmayan biri dahi bu kitabı okusa ‘’Ya bu adam ne kadar samimi. İnsan, karşısına bir sandalye çekip oturup konuşası, dertleşesi geliyor’’ derdi sanırım. Karşında sanki sana nasihat veren, senin iyiliğini düşünerek seninle konuşan babacan bir aile büyüğün varmış gibi hissettiriyor. O babacan aile büyüğünün yazar olma yolunda çektikleri dertler, zorluklar karşısında pes etmeyişi, her seferinde ayağa kalkarak devam edişini duydukça yaşam motivasyonu şahlanıyor insanın. Gözünde ve yüreğinde büyüyor o babacan adam. O yapmış, ben de yapabilirim hissini içinde bir kıvılcım gibi yakıyor. Kendi adıma şunu söyleyebirilim; Murakami’nin ilk okuduğum kitabı ‘’Koşmasaydım Yazamazdım’’ adlı eseridir. Zamanında İTÜ’den çok değerli bir hocamın tavsiyesi olarak okumuştum. Okuduktan sonra uzun süre kazandığım düzenli koşu yapma ve hedef koyma alışkanlığım, bu kitap sayesinde olmuştur. Koşmanın sadece fiziksel bir eylem değil aynı zamanda bir ruhunun da olduğunu, hayata karşı bir duruş ifade ettiği felsefesini aşılayan bir kitaptı. Murakami’nin kendisi de ileri yaşına rağmen ultra maratoncu oluşu kitabı yaşayarak yazdığının en büyük kanıtıdır. Öyle bir anlatım var ki sanki Murakami, bu eserinde yazdıklarını kimse için değil sadece senin için yazmış sana dert yanıyormuş hissiyatı uyandırıyor. Okura kendisini özel hissettiren bir üslubu var. Bu kısmı, kelimelerle anlatmak zor. Murakami anlatılmaz, yaşanır… KENDİNİ KEŞFEDEN MURAKAMİ’NİN YARATICI DEHASI: Murakami 29 yaşında bir beyzbol maçında çimenlere uzanmışken “Roman yazacağım.” deyip hemen çıkışta bir Sailor dolmakalem ve kağıtlar edinir. Ardından sahibi olduğu barın işleri bitince 6 ay boyunca ilk romanını yazar. Sonra kendisi de beğenmez yazdıklarını. Romanla uzaktan yakından alakası yok gibi gelir ona. Ama bizimki pes etmez. Çok farklı sıradışı bir şey dener: Romanı tekrar yazar. Ama bu sefer İngilizce yazar. İşte, bu yeni bir keşiftir. Kısıtlı bilinen bir dile aktarım ona aşırıya kaçan süslerden arınmış ve ritmik bir yazım tarzını keşfettirir. Özgündür. Bu yolda emin adımlarla yürür. Lakin ufukta zafer gözükmektedir. YAZMANIN DÜŞÜNME VE KARAR ALMA ÜZERİNDE ETKİSİ: Yazarak düşüncelerin derlenmesi/toparlanması konusu, tam da burada değinilmesi gereken bir konu. İnsanların gündelik hayatta yaşadıkları, gelecek kaygıları…vs derken kafalarının sürekli düşünceler yumağıyla sarmalanması bir konuya odaklanmalarını ve bir sonuç çıkarmalarına mani olur. Yorgun kafaların içinde salınan ölü doğmuş fikirler zihinde gereksiz yer tutar, zihni yorar ve oyalar. Yazmak eylemi ise düşünceleri durulaştırır, kafa karışıklığını azaltır. Fikirlerinize dışardan bakarak,ilerlemeleri, tutarsızlıkları ve boşlukları görmenizi sağlar. Yazılı düşünmek, basit ama güçlü bir egzersizdir. Birçok dehanın gelişim günlükleri tutması, bir tesadüf olamaz. Yazı yazma eylemi ile aktif hale geçen el hücrelerinin beyin hücreleri ile kurduğu fikirleri düzenlen, derleyen, toparlayan, fikirlere odaklatan bir etkisi vardır. Yazma eylemi, sağlıklı düşünme ve karar alma mekanizmasında önemli bir yere sahiptir. Murakami de eserinde bu benzer ifadeler kullanır: ‘’Bir şeyleri sıraya koymam için yazmam gerekir. Fiziksel olarak elimi hareket ettirip metnimi kaleme alırım, onu tekrar tekrar okur, detaylı bir şekilde yeniden yazarım; böylece aklımdakileri normal bir şekle sokar, anlayabilir hale gelirim.Bu kitaptaki metinleri yazmakla ve onların üzerinden defalarca geçmekle, bir yazar olarak kendi hakkımda ve yine roman yazarı olmak hakkında bir kez sistematik şekilde düşünüp kendime genel olarak bakabildiğimi sanıyorum.’’ Sy 206 * * * Kitapta Geçen Şarkılar: The Beach Boys Surfin’ USA The Beatles Please Please Me Stravinsky’nin Bahar Ayini. * * * Kullandığı Güçlü Metaforlar: Kutup Yıldız, beyindeki dolaplar, otomatik küçük adamlar…
Mesleğim Yazarlık
Mesleğim Yazarlık
Haruki Murakami
Haruki Murakami
Mesleğim Yazarlık
Mesleğim YazarlıkHaruki Murakami · Doğan Kitap Yayınları · 2019677 okunma
··
505 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Engin Mavi okurunun profil resmi
Kitap incelemelerim devam edecek. Hemen hemen her okuduğum kitap hakkında inceleme yazmaya çalışıyorum. Faydam oluyorsa ne mutlu bana.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.