160 syf.
10/10 puan verdi
Son yıllarda insanların kitapları değil, kitapların insanları seçtiğini düşünmeye başladım. Bu kitap da onlardan biri oldu açıkçası. Ezber Bozan Akademi ile tanışmam sayesinde başta Kuthan hoca olmak üzere birçok değerli isimle tanışma imkanı buldum. Hoca diyorum çünkü, başta kitabı olmak üzere, katıldığı birçok söyleşide onun ne değerli bir insan olduğunu, edinimlerini ve deneyimlerini herkesle çekinmeden paylaştığını, deli damgası yiyebilecekken bile bildiği aydınlık yoldan ayrılmadığı, ufukta gördüğü o ışığı hep takip ettiği için sanırım hocam demekten başka bir seçeneğim kalmıyor.
Yaşamımın Yatay Yolculuğu kitabında Kuthan hoca; yaşamında karşılaştığı sorunları, olayları, durumları, karşısına çıkan 'tesadüfleri' ve bir dizi mucizevi hakikatleri aktarıyor. Aslında Kuthan hocaya yolu düşen birinin 'mucize' diye bir şey olmadığını gayet doğal karşılayacağını biliyorum. Yine de, bu kitap henüz eline geçmemesi gereken bir vakitte kitapla buluşanların mucize diye adlandıracağı durumları içeriyor.
Bu konulara değinirken, yaşamına damga vurmuş olan 
Tanrılar Okulu adlı kitaptan yararlanıyor ve hayatını bu kitaptaki 'düşünüş' biçemlerine göre tanzim ediyor üstat. Bunun doğrultusunda düş kurmadan 'düş' kurmayı, anda kalmayı ve gelecekten endişe duymamayı, geçmişin zincirlerine sarınmamayı öneriyor.
Kuthan hoca yaşamın yatay bir düzlem olduğunu aktarırken, bu düzlemin her zaman düz bir şekilde ilerlemeyeceğinin altını çiziyor. Siz, bir gün sonrasını planlarken hayat, o planları bozmak için elinden geleni yapıyor. Kitapta kendi yaşadığı duygusal ilişkiden bahsederken yazar bu alana parmak basıyor ve yaşamın bazı alanlarda çizgisinden çıkacağını hatta bazen kopabileceğini aktarıyor.
Bunların dışında "Yaşam ve Yalnızlık" başlığı altında paylaştığı deneyimlerinde, her insanın kendisini tanımasının aslında dış dünyayı tanımaya açılan en önemli kapılardan biri olacağını vurguluyor. Her şeyden önce, kişinin kendisini tanımasının onu 'Rabbe' daha da yaklaştırdığını aktarıyor. İşte tam bu noktada, bireylerin en karanlık dönemlerinde göklerden yardım aldıklarını vurguluyor. Kişilerin karşılaştıkları deneyimleri, mesajları, imgeleri, sanrıları, hayal gücü vb. gibi sınırsız bir alana yayılan 'ilahi mesajların' nasıl fark edilebileceğine dair deneyimlerini bizlerle paylaşıyor. Bu yollardan geçen insanların açıklıkla anlayabileceği önemli nüansları sunuyor.
Tasavvuf ehillerinin de aktardığı gibi, ölmeden ölmeyi, görmeden görmeyi, duymadan duymayı, konuşmadan bilmeyi, görünene razı olmamayı; kendisi olurken, başkası olurken, çocuk olurken, aşık olurken, viran olurken, keder yüklüyken, çaresizliğin dibindeyken bile bu ilahi sesleri, mesajları, imgeleri görebilmenin önemine vurgu yapıyor.
Meraklılarına ve bu kitap zamanı geldiğinde eline geçecek olanlara tavsiyem, kendi hayatlarını baştan sona ezber bozacak şekilde detaylıca süzmeleridir. Elbette Tanrılar Okuluna kaydolmadan bunları anlamak havada kalır. Bu nedenle çıkış hikayesi biraz da Tanrılar Okulu olduğu için bu kitabı da okumanızı tavsiye ederim.
Ve bende kitapların beni bulmaları için hayat çizgimi çekiyor, YARATICININ MUHTEŞEM SENFONİSİNİ duymaya niyet ediyorum.
"Nice Yaratılışlara...
Merhaba."
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.