Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Tanrı, sevilende değil, sevende..
Çevirisini Behçet Necatigil’in yaptığı bir novella Venedik’te Ölüm. Karakter Gustav von Aschenbach, biraz nefes almak, yaşadığı sanatsal sıkışmışlığı aşmak için Venedik’e tatile gidiyor. Gelsin Akdeniz mavisi, limon çiçeği kokusu, romantizm. Yazar da Allahı varmış, veriyor isteneni! Al diyor, sana romantizm: çürümüş su ve küf kokusu eşliğinde ölüm, salgın hastalık, kirli hesaplar ve gizlenen arzular. Üstü kalsın. Karakterin içinde bulunduğu sıkışmayla, Avrupa’nın içinde bulunduğu kültürel sıkışmayı paralellik kurarak anlatıyor Mann. Ölüm ve yaşamı kafa kafaya çatıyor, gençlik ve yaşlılığı kafa ve kafaya..Ve güzelim Akdeniz mavisi düşünü küf ve çürümüşlükle kucak kucağa oturtuyor. Tüm bu zıtlıkları kullanırken altını mitolojiden bir harçla dolduruyor ki, bu ne zenginlik diyor insan. Mitoloji bilgisi fakir biri olduğum için, bu neye karşılık düşüyor diye bakınırken enteresan bir bilgiye rastladım. Bir görüşe göre Venedik’te Ölüm, Euripides’in Bakkhalar kitabının bir uyarlaması. Okuyanlara sormak lazım, öyle mi sahiden? Kitapla ilgili yorumların çoğunda karakterin Tadzio’ya duyduğu tutkuyu pedofilinin sahillerinde dolaşmak olarak değerlendiren çok fazla yazı okudum. Kitapta vurgulanan şey fiziksel bir güzelliğin yarattığı bir aşk hikayesi değil bana göre. Tadzio’da sonutlanan güzelliğin yarattığı mutluluk. Öyle ki, Kolera salgınından kaçmaya bile çalışmıyor karakter. Hayata, onun güzelliklerine tutunmak için ölüme kucak açarak kusursuz bir trajedi yaratıyor. "...kurnaz gönül avcısı, incenin incesi bir fikir: sevenin sevilenden daha tanrısal olduğu, çünkü tanrının sevilende değil, sevende bulunduğu fikrini söyledi..." alıntısı bu tartışmanın yersizliğine bir zerre omuz versin dilerim. Keyifli okumalar..
Venedik'te Ölüm
Venedik'te ÖlümThomas Mann · Can Yayınları · 20073,598 okunma
·
1.149 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.