Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

382 syf.
9/10 puan verdi
Başyapıt
Dahiyane ve adeta sihirli tabirler ile en basit olayları dahi, tanık olunduğuna müteşekkir hissettirecek bir meseleymiş gibi benimsettirken sıradışı durumları ise aynı ustalıkla sindirilir seviyeye eriştirip yaşanmış veya yaşananabilir gibi hissettiren , değişime ve getirilerine dair mutlak vurgular ve tespitler yapan, toplumumuzdaki aile ilişkilerine , bürokrasiye dair , okunulduğunda sanki seçmeceymiş gibi gelen ama her an içinde bulunduğumuz güruhların ve hayatımızı iç içe ve hatta kimi zaman aynı sokaklarda,aynı evlerde yaşadığımız bireylerin mübalağalı,ironik ve hikayeleştirilmiş yansımalarının eylemlerini ve yaşamlarını incelemesi ile de sosyoloji ve psikolojiye dair , tespitler, diyaloglar ve olay örgüleri barındıran , zamanının dili,simgeleri ve öğeleri muntazam kullanılmış, bu esnada da sade ve akıllıca bir mizah ile çeşnilendirilmiş enfes bir roman. -------------------------------------------------------------------------- Devamı,kitaptan bölümler ve bilgiler içermektedir! -------------------------------------------------------------------------- **Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır...Bu da gösterir ki zaman ve mekan, insanla mevcuttur. *Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu; yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı tercihlerin bizi benimsemesidir. *Çok dikkat ettim,masallar adla başlar. Ceketinize veya boyunbağınıza eskiliği veya güzelliği yüzünden bir ad verin,derhal hüviyeti değişir.Bir çeşit şahsiyet olur. * Bu oda Abdüsselam Bey'in evinin bir nevi deposu idi.On bir çocuk beşiği,bir yığın manasız hayat artığı... **O da bitince doktor birdenbire ayağa kalkar, tıpkı mutlak boşluğun karşısına dünyayı yaratmak iradesiyle dikilen bir tanrı gibi karşıma geçer, yokluktan her şeyi çekecek büyük ve sihirli kelimeyi tekrar ederdi: — İrade... derdi. Anladınız ya! İrade... Her şey bu kelimededir. *Kaybettiğim şey benim için o kadar büyüktü ki ilk önceleri bunu bir türlü anlayamadım. Ne de hayatımdaki neticesini ölçebildim. Sade içimde simsiyah ve çok ağır bir şeyle dolaştım durdum. Sonra bu haraplığa daha başka bir duygu, bir çeşit kurtuluş duygusu karıştı. Bir baskıdan kurtulmuştum. Artık Emine bir daha ölemezdi, hatta hastalanamazdı da. Orada zihnimin bir köşesinde olduğu gibi kalacaktı. Hayatımda birçok şeyler daha beni korkutabilir, başıma türlü felâketler gelebilirdi. Fakat en müthişi, onu kaybetmek ihtimali ve bunun korkusu artık yoktu. **-Kim bu arkadaşlar?.. Yeni gelen adam bir el işaretiyle bizi yeni baştan yarattı. **Ben biçare bir gölge idim. Yanımdan biraz sürtünerek geçen her adamın peşine takılan, ondan ayrılır ayrılmaz, iki kedi yavrusu gibi birbirine sokulan, birbirinin kucağında gülen, ağlayan, bilhassa ağlayan iki çocukla çapaçul, biçare bir gölge...Gül! dedikleri yerde gülen, ağla veya konuş dedikleri yerde konuşan, ağlayan, enteresan buldukları zaman enteresan olan, yüzüne bakmadıkları gün mevcut olmayan biçarenin biri.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,8bin okunma
··
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.