Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Vatan" kavramları, milli hisleri kalmadı. 50 yıllık böyle bir süreçten sonra, "küreselleşme" yalanlarının, "özelleştirme" edebiyatının kurbanı oldular; en derini ve tehlikelisi yabancı dille eğitim marifetiyle kimliklerini unuttukları gibi, düşünme, sorgulama yeteneklerinden arındırıldılar. Yüzüne maske takmış sırıtan dış düşmanlarının, ülkelerinde kilit mevkilere yerleştirilen iç düşmanlarının sinsi yıkımlarına karşı kendilerini koruyacak bağışıklıkları, muafiyetleri yitti. Sonunda vatanlarının topraklarını, tapularını düşmanlarına kendi elleriyle teslim edeceklerin ve edenlerin sayısı arttı da arttı. Halklarının her kesimi bir gün baktı ki ne hayati kamu kuruluşları, ne tarım ve hayvancılıkları, ne de toprakları kalmış. Yüksek faizli, tefeci dış borçlarıyla ithal edilen ıvır zıvır, çıtır pıtır malları rehavet içine tüketirken uyuya kalmış gâfil halklar mızıka sesleriyle yarı uyandıklarında baktılar ki sepet havası çalıyor, davullarla, ve tabii hoparlörlerle "Tapular bizim, herkes hemen evini barkını, yerini yurdunu terk etsin. Biz, tapularınızın yeni sahipleri geliyoruz. Yeni mülklerimizde oturacağız" diye duyuru yapılıyor, emirler yağıyor. Halktan bazı, kendilerini cin zan eden, süper ahmaklar "Oh oh, turist geliyor" deyu sevinecek gibi oldular. Bu sefer de irkilen bazıları onları dövmeye kalkınca, yabancı polis önüne gelene saldırmaya başladı. Bir patırtıdır, bir hengâmedir gidiyor; davullu zurnalı. Tabii bu daha işin başı, sonradan daha neler olmadı ki, tehcirler, tehcir kampları, ve beteri şeyler, söylemeye dilim varmıyor. "Uyusun da büyüsün, ninni."
··
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.