Yirmi yıl kadar önce Avustralyalı filozof David Chalmers zor problemi şöyle dile getirmişti: "Niçin ve nasıl bilincim var?" Gizemli ya da edebi bir soru olarak değil, sahiden nedir bilinç? Saffet Murat Tura bu kitapta, bu soruya cevap arıyor.
Bilim açısından bilinç tam bir sürprizdir. Çünkü bilinçli olmamızı gerektiren hiçbir doğa yasası bilmiyoruz. Tam anlamıyla gizemli sırlarız.
Okuduğum en zor kitaplardan biriydi sanıyorum. Zordan kastım çok fazla ön bilgi gerektirmesi değil, sürekli çok yüksek odak ve farkındalıkla okunması gerektiğinden. (Gerçi ön bilgim olduğunu düşünmeme rağmen oldukça cahil olduğumu fark ettim.) Bazıları için zorlayıcı olacağını söylemeliyim. Terimler çok karmakarışık, araştırmaktan bir kaç kere kitaptaki ana konuyu kaçırdım.
Beynin Gölgeleri kitabının basitleştirilmiş (neye göre kime göre demeyin, cidden bu kitaba göre oldukça az teferruata girilmiş) hali diyebilirim.
Kitaptaki her bölüm bir makale gibi ele alınmış, özellikle de phenomenal (olağanüstü) dünya argümanı ile ontolojik özdeşlik savının üzerinden bilinci açıklarken oldukça profesyonel bir anlatımı vardı Murat hocanın.
Ayrıca okuduğunuz da bilinç problemi dışında, sizlere çok özel bir farkındalık kazandıracak; bir sorunun nasıl sorulduğunu öğreneceksiniz. Sorduğunuz soru nereye tekabül eder ve hangi bağlamda tartışılır; nörobiyoloji çalışmasının içinden söküp çıkardığı bu önemli olgu kanımca biz okurlara kazandırdığı en önemli bilgiler arasında yer alıyor.
Her zaman duyduğumuz bir şey olmuştur; 'Bir kitap okudum hayatım değişti' cümlesi. Ama takdir edeceğiniz gibi pek kimse ciddiye almaz bunu. 'Okumuşsun bi kişisel gelişim, gelmişsin gaza, gerçeklik algını kaybetmişsin sen' tarzında bi tutum takınılır bunu diyen insanlara karşı. Fakat gerçekten bu kitap algılarımda olsun araştırma hayatımda olsun beni çok etkiledi; yani şöyle ki size sunduğu konu başlıklarıyla çok farklı alanlarda araştırma yaparken bulabilirsiniz kendinizi, bu da şüphesiz insanın hayatını değiştirir. Sonuçta yaşadığımız hayat çoğunlukla kafamızın içindekilerle ilgili. Mesela ben kimya okuyorum ama; pazarlama, felsefe, tarih ve astronomi ile de ilgilenirim. Bay Tura, hayatta düşünmem gereken başka şeyler olduğunu da fark etmeme yardımcı oldu.
Onun yazdığını bulabildiğiniz her şeyi okuyun; kitapları, dergileri, önsözleri... Öylesine değil ama, ciddiye alın okuma işini, beyninizi turbo moduna getirmeniz lazım önce; zorlayacak biraz, evet. Bu yüzden yan okumalar yapın, hekim veya temel bilimci değilseniz daha da zorlayacak, ama değecek buna emin olun, sonra da eğilin saygıyla.
Ve çok özel bir nörofilozof, psikiyatrist. Cidden manyak bir bilim insanı. Neden bu kadar övdün bu adamı Toprak demeyin bana; fenomenal bilinç, özgür irade, kuantum durumlarının bilinç üzerinde etkisinin olup olmadığının tartışmasını yapacak adamı manavdan seçemiyoruz maalesef.
Pek mütevazi bir şekilde şöyle bitirir yazılarından birini " ...aşağı yukarı bu kadar ve böyle düşünebiliyorum işte."
Farklı bir bakış açısı olarak Antonin Artaud'nun bir şiirinden bir kaç dize bırakacağım.
Bize ağır gelen
biliyor olmak
MESELE ŞU Kİ...
bu dünyanın düzeninden sonra
bir başkasının olduğunu.
Ne düzeni?
Bundan haberimiz yok.
Bu alandaki olası varsayımların sayısı ve basamağı
tam olarak
sonsuz!
Sonsuz nedir peki?
İşin doğrusu bundan da haberimiz yok!
Bilincimizin
ölçüsüz,
durak bilmez ve ölçüsüz
olasılığa
açılımını
belirtmek için
kullandığımız
bir sözcük bu.
*Bilinç tam olarak nedir peki? *
lşin doğrusu bunu bilmiyoruz.
Boşluk.
Bilmediğimiz bir şey olduğunda
neresini bilmediğimizi
belirtmek için
kullandığımız
bir boşluk,
bu durumda
bilinçten söz ediyoruz işte,
bilinçtir bu da
daha yüz binlerce farklı yüzü var ama.
Şiirin devamı için, bokbirikintisi.wordpress.com/2010/12/28/mese...