Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

137 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
“Hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok. Rüzgârın peşinden koşuyoruz.”
Fransız banliyölerinden birindeki yoksul, işsiz, bulunduğu yerde yabancı bir aileyi ve bilmediklerini öğrenmek istemediği için okula gitmeyi reddeden Ernesto’yu anlatarak başlıyor Duras. Dediğine göre orda o ev, o aile ve o çocuklar gerçekten varmış. Gerçeği alıp mantıksal argümanları ters yüz ederek, felsefeyi, dini düşünceyi, varoluşu ironi ve melankoliyle sararak, absürt, anlamı kayıp, sonu belirsizliklerle dolu bir kitap yazıyor. Biz de okuyup, günlük belamızı buluyoruz. Yok yok, kibarlığın alemi yok, vallahi buluyoruz. Hatta cebimize koyduklarımız bizi birkaç hafta götürmeye yetiyor. Öyle. Anne ve babanın nereden geldiği belirsiz. Bu belirsizlik, kimliğini bulamama, ne olduğunu bilememe daha baştan sayfalara yapışıyor. Ve siz çevirdiğiniz her sayfada parmaklarınıza bulaşan belirsizlikle okumaya alışıyorsunuz. Sayfaları çevirirken elini ağzına götürme alışkanlığı olanlara belirsizlik denizinde yüzmeyi vadediyor Duras. — — — -İroni başımızın tacı, yüreğimizin kurdu- Anne ve babanın fiziken orada oldukları halde kayıp oldukları hissi, çocukların anlamını bilmedikleri halde anladıkları terkedilmişlik ve yanlızlıkla sarmalanıyor. Babalarıyla kahkaha atan, anneleriyle konuşan çocukların anne babasızlığına üzülürken buluyorsunuz kendinizi. — — — -Mitler, gözümüzün nuru, olmazsa olmazlarımız- Bodrumda buldukları yanık kitabı okuyor Ernesto çocuklara, okumayı bilmediği halde. Sözcüklerin her biri hissedilen, kavranabilen başka sözcüklere gönderme yapan varlıklara dönüşüyor. Kelimelere bir anlam yükleyip, anlamsızlığın içinde yuvarlayarak eski Kudüs krallarının, Davud’un hikayelerini anlatıyor. Hani şu, Ahd-i Atîk’te “kızıl, kırmızı yüzlü, güzel gözlü ve hoş bakışlı” diye tanımlanan Davud. -Ne tesadüf ki, anne ve çocukları da tıpkı Davud gibi kızıl, kırmızı yüzlü ve hoş bakışlı. -Davud’un muhteşem bir zekayla dünyaya gelen Şlomo adlı altın bir çocuğu var. Ne tesadüf ki Ernesto da tıpkı Şlomo gibi muhteşem bir zekaya sahip. -Ve yine Davud’un çocukları arasında yaşandığı söylenegelen ensest ilişkiyi Ernesto ve kızkardeşi Jeanne arasında görüyoruz. Bir yanık kitap Fransa-Kudüs arasında görünmez bir köprü oluyor. — — — -Söylenmeyen sözler, onlar yok mu onlar- Var. Bu kitapta en çok kullanılan kelime: “Sessizlik”. En çok kullanılan noktalama işareti: Üç nokta. Duras’ı okuyan herkes bilir ki, sessizlik yazılmasa da hep vardır. Üç nokta kullanılmasa da oradadır. Ama bu kitapta fiziksel varlıklarını hissettirmek için, boşluğun ağırlığını kafanıza indirmek için ellerinde çekiçle bekliyor bu iki kafadar. -Anlamın ve anlamsızlığın savaşı.. -Absürtlük.. -Mitsel göndermeler.. -Haddinden fazla sessizlik.. -Arsızlığa vurmuş üç noktalar.. Okuması biraz zor bir kitap kabul ediyorum. Ama o Davud değil midir ki, demir madenini işleyerek demirden zırh yapmasıyla, hiçbir savaşta yara almamasıyla ünlüdür, Duras’ın zırhı da o boşluklardır. Duras’ın söylenmeyen sözlerden yarattığı zırhının yanında Davud’unki çaresiz kalır. Velakin, zihninin dehlizlerinde kaybolmanın muhteşem lezzeti tüm zorluğuna değer. Kaybolun derim.. Bu kitabı ömrünü törpüleyecek çevirdiğine emin olduğum
İsmail Yerguz
İsmail Yerguz
’ın emeğine saygılar..
Yaz Yağmuru
Yaz YağmuruMarguerite Duras · Sel Yayıncılık · 2008131 okunma
·
1.034 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.