Japon edebiyatını ilk olarak Haruki Murakami'den mütevellit sevdim, seviyorum, seveceğim :D Mişima'ya da bir şans verelim dedik. İyi mi yaptık bilinmez. Uzun uzun betimlemeleri beni benden aldı diyebilirim. Tanışma kitabım bu olmamalıydı belki de... Pek sevemedim. Bir daha okur muyum ben de bilemiyorum :D Öyle garip bir tat bıraktı açıkçası. Yani kafalar karışık. Bilemiyorum Altan :D
Kitabın kapağını kapattığım an "No no no aşka değil, acıya susamış" dedim :D Çünkü baş karakter tam bir mazoşist, narsist, psikopat falan derken ortaya karışık garip bir tip. Ara ara saç baş yoldurtan tipten. Kocasının onu aldatmasından dolayı yaşadığı acıdan bile haz alıyor kadın. Okurken bu varlıkta normal bir insanda olabilecek, normal bir düşünce kırıntısı aradım ama nafile. Etsuko'cuğum üzgünüm ama tedavi görmen lâzım böcüğüm :D
Asıl konuya gelirsek kocası tarafından sürekli aldatılmış, sevgi görmemiş, olabilecek en kötü özellikleri bünyesinde barındırmış olan psikopat kızımız Etsuko tifo'dan dolayı kocasını kaybediyor. Böylelikle kocasının ailesi ile birlikte taşradaki bir çiftlikte yaşamaya başlıyor ve başlıyor entrikalar :D Kayınpederi ile gözler önünde ilişkisini yaşarken bir yandan da gönlünü evin hizmetlisi Saburo'ya kaptırıyor. Ailede de kimse çıkıp demiyor ki "Baba siz yengem ile hayırdır?":D Neyse sonuçta herkesin hayatına kimse karışamaz değil mi? :D
Yazara bir şans daha vermem için önereceğiniz başka bir kitabı varsa yorum kısmına tükürün :D Yine de yazar ile böyle bitsin istemem :D
Kitapla kalın (◍•ᴗ•◍)