“Yaşlanmak haksızlık,” dedi şişeye bakmayı sürdürerek, “ağaçtan, ottan, hayvandan bir farkımız olmalı, çünkü biz insanız. Yaşlanmamalı, hastalanmamalı, sürünmemeliyiz. Yani şöyle olamaz mıydı: çocukluk, gençlik ve orta yaş. Diyelim kırk yaş, kırkına geldikten sonra yaşlanmayacak kimse. Erkeksen erkekliğin ölmeyecek, kadınsan kadınlığın. Kırk yaşından sonra kırk yıl daha yaşayacaksın, ama yaşlanmayacaksın. Sonra Korsan’ın uykuya geçtiği gibi, küt diye öleceksin... Ama böylesi, işkence...”