Monte Cristo Kontu aslında aşina olduğum bir romandı fakat hayatımın bu döneminde bir daha ve daha da sindirerek okumak istedim. Edmond Dantes kendi hâlinde, çalışkan; işine, babasına, sevdiği kadına bağlı ve sadık, dürüst bir genç. O korkunç kıskançlık duygusu ve uğradığı iftira yüzünden işlemediği bir suçtan hüküm giyerek gençliğinden, özgürlüğünden, hayallerinden oluyor. Romanın karakterleri, konusu üzerine uzun uzun yazmak istemem, bu bilgilere ulaşmak çok kolay çünkü. En beğendiğim ve etkilendiğim kısım Dantes'in tüm düşmanlarından -tabir-i caizse- elini kirletmeden intikam almalısıydı. O insanlar öyle kıskanç, öyle zalim ve öylesine kara kalplilerdi ki Dantes'in yıllarca ilmek ilmek işlediği planları da tıkır tıkır işledi ve en nihayetinde herkes kendi hırslarının kurbanı oldu, onların o kirli oyunları kendi ayaklarına dolandı. En keyif aldığım kısım da dolayısıyla burası oldu. Masumların iftiralara uğramadığı, haksızlık ve zalimlik edenlerin cezalarını hemen çektiği, adaletin hızlıca tecelli ettiği ve herkesin de buna şahit olabildiği bir hayat, dilerim ki yalnızca romanlarda kalmaz...