Bizi ziyarete gelmemesine itirazım yoktu. İnsanların evimize gelmesini istemiyordum. Onlara ayıracak vaktim yoktu, gözü dönmüş bir ev kadını olmuştum; parkeleri cilalıyor, mutfak bezlerini bile ütülüyordum; bütün bunları adeta bir ayıbı (annemin hastalığı hepimize bulaşan bir ayıp gibiydi) uzakta tutmak için yapıyordum. Sanki annem, babam ve kardeşlerimle normal bir evde normal bir aile hayatı sürüyormuşuz görüntüsü yaratmak için yapıyordum; oysa biri kapıdan içeri girip annemi gördüğü anda öyle olmadığını gözüyle görüyor ve bize acıyordu. Bize acınmasına tahammülüm yoktu.