Her şey sanki bir evle başlıyor. Evi olanın hayatı oluyor, ilgisi oluyor, iştahı oluyor, huzuru oluyor. Evi olmayanınsa ev diye sığındığı çatıların yanılsamasının ne zaman dağılacağını beklemekten başka bir yolu olmuyor.
O ev doğduğu, büyüdüğü, yer değil; doğurduğu, büyüttüğü yer. Bir ev doğurmak da epey müşkül bir iş..