Agatha Christie'nin bazen üst üste bazen aralıklarla 30 a yakın kitabını okudum. Hepsinde esen hava aynı; kitaplarda ortak bir tat var. Öyle ki yine o tadı özledim ve uzun zamandan sonra bu kitabını elime aldım. Bi tuhaflık olduğu hemen anlaşıldı..
Agatha Christie hep ustaca kurguladığı cinayetler ve çözümleriyle gelir okura. Ayrıntıları dikkatlice kurgular. Onun tarzını bilenler, tuhaf ya da gereksiz gibi görünen ayrıntılarla karşılaşınca bunu akıllarının bir köşesine yazarlar. Nasılsa ilerde bunu kullanacaktır yazar. Okurken bunu bilmek de apayrı bir zevktir. Ne güncel olaylar, ne fikir çatışmaları, ne ırkçılık, ne de farklı idelojiler.. Kitaplarında hiçbirine rastlamadım. Ta ki bu kitaba kadar.
Bu benim aşina olduğum yazar değildi ki. Kitabın yarısına geldiğim halde aradığım tattan eser yoktu. Dünya üzerindeki büyük güçler, gizli amaçlar, önemli toplantılar, komünist sistem ve kurulmak istenen yeni dünya düzeni.. Kaldı ki bunlar da zayıf şekilde işlenmişti. Sende mi Agatha dedim elimde olmadan.
Kitabın yarısından sonra ayrıntıları yakalamaya başlayınca eski tadı yeniden aldım. Yine de Agatha Christie'nin zayıf kurgulu (diğer kitaplarına göre) bir romanı diyebilirim.