Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

·
Puan vermedi
BÜYÜLÜ DEĞİL
Kitap tam anlamıyla tekdüze. Çok yavan geliyor. Çok sade, o oldu sonra bu oldu. Bazı sorular var acaba Fillory gerçek bir yer mi, o sağlık görevlisinin verdiği kitaba ne oldu, acaba Quentin seçilmiş kişi mi, acaba o bulunamayan özel yeteneği ne gibi sorular meraklanmanı ve okumanı sağlıyor yoksa pek bir şey de motive etmiyor seni okurken. Bence kesinlikle bir çocuk kitabı değil, kitap büyülü bir dünyayı anlatmasına rağmen büyülü değil acayip derece de gerçekçi hatta. Yazar bu yarattığı büyülü dünyayı gerçek dünyada da geçen bir evren olarak tasarlamakla kalmıyor çok da gerçekçi anlatıyor hikayeyi. Tuvaletini yapmak, burnunu silmek ya da kıyafetteki ter izine kadar olayları yaşadığımız dünyaya indirgiyor. Ve sürekli baş kahramanımızı kadınlara duyduğu bir cinsel arzu var tabiki. Diyorsun ki ne ben ne okuyorum şimdi? Herseyi bir de çok basitçe anlatıyor. Diyorsun ki bu kadar derinliksiz olamaz bu kişi bu kadar duygusuz olamaz. Ya da hikaye, bu büyülü dünya bu kadar ders kitabı niteliğinde olamaz. Örneğin Julia ve James ile kitabın başında ne kadar yakın olduklarından hatta birbirlerinin düşüncelerini okuduklarindan bahsediyor ancak sonra bir veda bile etmeden onları terkediyor. Ailesine karşı gene öyle çok duygusuz. Ben mesela neden Quentin tatile eve geri gönderildiginde süreli okula geri dönmek istiyor onu hiç anlamadım. Yani okuldayken de keyif alıyor gibi görünmüyor hiç. Ya da öyle harika şeyler yaşamıyor okulda. Okul da acayip derecede hiç eğlenceli olmayan, sıkıcı, iç karartıcı bir yer. Ben düşündüm de ben olsam quentin in yerine pişman olurdum bu okula kabul edildiğime. Hep yaşadığımız dünyanın ne kadar iç karartıcı büyüsüz ama okulun ne kadar muhteşem olduğundan bahsediyor ama aradaki farkı anlamak neredeyse çok güç. İlk baştaki o seçilmiş kişi evet işte tüm hünerlerini sergileyecek ve kabul edilecek çünkü o aradığınız kişi işte olayı sevildiği için ilk başta okurken heyecanlanıyorsunuz. Onun dışında hep başka bir yere ait olduğunu düşlemek, bunu bilmek, hissetmek, bir fantastik dünyayı anlatan kitapları içsellestirmek, sonra ait olduğu yeri bulmak bunlar hoş detaylardı. Harry Potter la karşılaştırılması da çok normal çünkü herşeyi çok benziyor bu kadar benzerlik olamaz. Fantastik canavarlar, büyü yapmayı öğreten bir okul, 19.yy'dan kalma mimarisi, farklı coğrafyalarda da bulunan başka büyü okulları, hocalar, revir kanadı, büyülü bir okul oyunu ya herşey sanki Harry Potterin yandan yemişi gibi. Beğendiğim tek yanı anlatımındaki farklı bakış açısı ve bazı yerlerdeki inanılmaz durum tespitleri. Onun dışında bu kitabı okurken kendini bulmanız ya da kendinizi kaptırmanız pek mümkün olmuyor.
Büyücüler
BüyücülerLev Grossman · Pegasus Yayınları · 2013134 okunma
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.