Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Eserin ismi sizce de ilgi çekici değil mi? Franz Kafka Gibi Yalnız. Sahi, Franz Kafka gibi nasıl yalnız olur insan? Bende bunu sordum kendime, eseri kütüphanede ilk gördüğümde. Kafka'nın üzerine yazılan, onu anlamak ve anlatmak için kaleme alınmış sayısız eserden biri bu eser. Kafka üzerine birçok inceleme okuma şansı buldum, fakat bu eserdeki gibi kaliteli ve ayrıntılı bir inceleme görmedim. Kafka'yı her yönüyle; gerek kullandığı dil olsun gerek kökenlerine inerek olsun birçok farklı yönden değerlendiriyor. Öncelikle arka kapakta bahsi edildiği üzere şunu hatırlatmakta fayda var. Kafka birçok kültürün, tarihin ve dilin ortak noktalarına konumlanmış bir yazardı. Şayet onun çoğu durumunun sebebi de bu arada kalmışlık hissi denebilir zannımca. Ne öyle ne böylelik olarak da ifade edilebilir bu durum. Başka bir deyişle yaşama aykırılık olarak adlandırabileceğimiz bu durum insan toplumunun (nedense) en çok zoruna giden şeylerden biri değil midir? Bir yere ait olamama ve kaybolmuşluk hissinden bahsediyorum. En basitinden din konusunda dahi herhangi birine "ben ne öyleyim ne de böyle" şeklinde kesinlik belirtmeyen diyaloglar içerisine girseniz muhtemelen ya ayıplanır ya da garip gözle bakılırsınız. Çünkü insanlar kendi de dahil olmak üzere herkesin kesinlik duygusunu yaşamasını istiyor Kafka'dan bu yana (bu şekilde söylememin nedeni bunu en iyi Kafka anlattığı için ondan önce, onun ettiği gibi ifade edilemediğinden dolayıdır). Kafka kendi aykırılığının da farkındadır fakat bunu, yaşamında eserlerinde açığa vurduğu kadar açığa vurmaz. Bir nevi yazın sanatı onun için geriye kalan son bir çıkış kapısı gibidir. Dolayısıyla Kafka da bu çıkış kapısını mutlaka kullanması gerektiğinin de şayet bilincindedir. Fakat ne yazık ki yaşanmaya değer bulduğu tek varoluş biçiminin de yaşamaya aykırı olduğunu da biliyordur. İşte belki de bu "bilinç" ve "farkında olma" eylemi onun buhranlarının temelini oluşturuyordu. Bu buhranlar onun yaşama şeklini de oluşturur. Başka koşullarda ona "ermiş" gibi bakmaları söz konusu iken o kendini tek suçlu olarak görür. Yeme içme konusunda kendini kısıtlaması, bir ara çok az yemesi tıpkı keşişlerin yaşamına benzetilebilir fakat Kafka'ya göre tam tersi bir suçlu yaşamıdır bu. Bu "suçluluk" konusu eserde oldukça ayrıntılı ve yerinde anlatılıyor, bu yüzden bu suçluluk kavramı ve Kafka arasındaki ilişkiyi kitabı yeni okuyacaklara bırakmak istiyorum. Şayet bunu eserin yazarı Marthe Robert kadar ne iyi açıklayabilirim ne de anlaşılır. Kafka ve eserleri arasında sandığımızdan çok daha fazla ortak yön olduğuna da rastlıyoruz kitapta. Şayet genel temadan ayrı olarak küçük ayrıntılar dahi onun hayatından belirli kesitleri yansıtıyor. Onun eserlerinde hep şuna benzer bir hava hakimdir; kimsenin üzerine konuşmak istemeyeceği ya da isteyemeyeceği skandallar vardır. Ortada neredeyse dehşete sebebiyet veren bir skandal vardır ama kimse onun hakkında konuşamaz veya konuşmaz. Bunun nedeni hayatındaki ikilemler ve kısıtlanmalar mıdır? İşte bunun cevabı da nadide eserimizde. Son olarak kitapta da değinildiği üzere Kafka'nın aşk anlayışına biraz değinmek istiyorum (benim zihnimde açığa çıkan kişisel düşüncelerime dayanarak). Kafka, kitabın kapağında da bahsedildiği gibi "yalnızlık" kavramı ile ne kadar özleşmeye müsait olsa da onun bile bu yalnızlığa bir yoldaş istemesi durumu söz konusudur. Dikkat ediniz "yalnızlığa bir yoldaş istemek" dedim, yalnızlığa yoldaş olunursa bu yalnızlık olmaz diye düşünebilirsiniz ama bu durum Kafka'da tam tersine. Dediğim gibi, Kafka bile bir yoldaş istiyor. Tek başına katlanacak güçten yoksun olduğunu kendi itiraf ederken aşka bakış açısı da birazcık olsun çıkartılabilir. Felice'ye yazdığı kimi mektuplar da yalnızlığı onunla nasıl paylaşmak istediğini kanıtlar niteliktedir. Bunu daha ayrıntılı incelemek için Felice'ye Mektuplar eseri de okunabilir. Kafka için yalnızlık da paylaşılabilirdir, buna göre yalnızlık için tek kişi olmak gerekmez, o hissi (o boşluk hissini) birbirine kalben yakın iki kişi bile yaşayabilir. Dolayısıyla iki taraf da yalnızlıktan aynı huzursuzluğu yine yaşar fakat bunu birlikte, bazı zamanlar birlikte bile değilken yaşarlar. Kafka kimi zamanlar kendini öylesine alçaltmıştır ki, gerek Felice ve Milena'ya yazdığı mektuplar olsun, gerekse de günlüğünden kimi kesitler olsun bunu doğrular. Sevdiği kişi karşısında bir alçalma, kendi tabiri ile bir köle olma söz konusu dahi olabilir. Bunun Kafka'nın nasıl bir psikoloji içerisinde olduğu göz önünde bulundurularak daha ayrıntılı yorum yapılarak değerlendirilmesi gerekir. İşte, bu gibi birçok ayrıntılı değerlendirme kitabın içinde mevcut. Kitap bu değerlendirmelerin yapılacağı "Kafka alanına" göre bölümlere ayrılmış. Örneğin bir bölüm Kafka'nın ırkı ve kökenlerinden ve bunun psikolojisine etkisini anlatır iken bir bölüm de tamamen Kafka'nın dil meseleleri üzerine ayrılmış. Söz arasında şunu da belirtmek isterim ki yazarımız, Marthe Robert psikoloji alanında da adeta bir usta. Kafka'nın psikolojisi üzerine yalnızca somut örnekler değil soyut örnekler de veriyor sanki bir Kafka'ymışcasına. Kafka'daki aşk anlayışından şunu da bahsedebilirim; sevdiği kişiyi dokunamayacağı bir doruğa yerleştirme de söz konusudur. Yazarın böyle bir çıkarım yapmış olması bana da olağan geldi. Fakat bu demek değildir ki Kafka'nın aşka bakış açısı bundan ibarettir. Kafka oldukça kırılgan ve değişken bir kişiliğe sahip olduğundan aşk hayatının yalnızca belli bir döneminde bunları yaşamış olması da muhtemeldir. Sonuç olarak her türlü yoruma açık bir eser Franz Kafka Gibi Yalnız. Zaten Kafka'yı anlamak da yorumlamak da bu denli zor iken, bu eserin yorumlara açık olmaması canilik olurdu, değil mi? İncelemede yazdığım şeyler de benim kitaptan çıkarım yaptığım yorumlarımdır. Sizlerin de (özellikle bir Kafka sever iseniz) bu eseri okuyup yorumlarda bulunmasını ve bu yorumları okuyup yararlanmayı çok isterim. Kafka severlerin mutlaka okuması gereken bir eser diyorum. Mutlaka okumalısınız efendim.
Franz Kafka Gibi Yalnız
Franz Kafka Gibi YalnızMarthe Robert · Can Yayınları · 201459 okunma
··
98 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Anıl okurunun profil resmi
Aykut Hocam çok özlettin kendini; arada bir ateş almaya geliyorsun ve gerisinde hiç yoksun. :) Ben çok az Kafka okudum bu sebeple pek bir yorumda bulunamayacağım lakin onu anlayabilmem için belli bir seviyeye gelmem gerektiğini de biliyorum. Mutlaka okuyacağım yazarlar arasında.
Nympheutria okurunun profil resmi
Anıl Hocam bundan sonra daha sık sitede bulunacağım, bunun garantisini verebilirim. :) Kafka'yı anlama konusunda önemli bir eser, fakat Hakan hocamın da dediği gibi Kafka'nın kendi eserlerini okuyarak sana özel bir Kafka tabiri oluşturmak daha da iyi. :) Ben bu kitabı meraktan okudum çok da beğendiğim açıkcası tabii :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.