Okumaya başladığınız anda hızlıca olay örgüsünün içine çekildiğiniz, cümleler içinde koşturmaya başlıyorsunuz. İlk okurken bu eylem cümleleri içinde kaybolacağım galiba derken masalsı anlatımı sayesinde olay akışına alıştım. İç Anadolu'da olduğunu düşündüğüm "Alacüvek köyü'nden" bir ailenin hikayesi. Daha doğrusu önce köydeki yaşamları, daha sonra kente göçmeleri, tutunmaya çalışmaları, yoksulluk, toplumsal cinsiyet, işsizlik ve ailenin her bir bireyinin savruluşu anlatılmakta. Olayların merkezinde genelde anne Atiye ve kızı Dirmit var. Büyülü gerçekçilik türünü bilemiyorum ancak Anadolu'nun batıl inançları, hurafeleri, cinleri, perileri ve büyülerini bolca ele almış. Bu anlatım tarzı eğlenceli olmasının yanında hurafe ve batıl inançları merkeze almış toplumun cehaletini de gösteriyor. Bir an "Yüzyıllık Yalnızlık" tan etkiler hisseder gibi oldum fakat tabi ki farklı eserler. Yazarın en meşhur ve başlangıç kitabı olduğunu söylüyorlar, kendisinden okuduğum ilk kitabı olduğu için şimdilik bu konuyu es geçmek zorundayım. Ancak farklı bir yazar ve tür okumak isteyenlere önerimdir.