Sıcak battaniyemin içinde başladım bu kitaba ve kendimi çok kötü hissettim... Kitapta anlatılan o buz gibi, kar fırtınalı koşullar yetmezmiş gibi, üstüne binbir zorluklarla mücadele eden askerlerimize gerçekten çok şey borçluyuz. Bunu kime sorsak söyler bundan da eminim. Ama aslında nelerle baş edildiğinin çok da bilincinde olmadan söyleniyor bence bu cümle. O yüzden Cehennemdere Kanyonu'nu okumak, bu farkındalığı sağlamak veyahut da arttırmak için faydalı olabilir.
———
Kitapta okuduğum her operasyonda ya da bir askerin diğerlerinin yanından ayrılması gerektiği anlarda, ya bir şey olursa endişesi duydum hep. Okudum diyorum bakın. Evimde, koltuğumda. Okudum. Gerçekten bu durumun ve daha nicesinin içinde bulunmak nasıl bir endişe veriyordur tahmin bile edemiyorum...
Boğazıma oturan yumru ve engelleyemediğim ağlamam ile bitirdim kitabı ben. Üstüne bir de, bitirenler bilir, kahvehane sahnesinde sinirden ağladım. Şu an da hâlâ hem sinirli, hem çok üzgünüm. Lütfen sizler de okuyun bu kitabı. Başka bir şey diyemiyorum. Taslağımda birkaç alıntı daha var. Onlardan biri ile bitiriyorum.
---
...Birkaç saat önce başlayan bahar yağmuru şiddetini daha da artırmış, cadde sanki bir dereye dönmüştü. Bazı araçlar zorla yol alıyor, bazıları ise yol kenarına park ederek yağmurun şiddetinin geçmesini bekliyorlardı. Şemsiyeliler dahi, bir çatı altına sığınmışlardı, ortalıkta görünen kimse kalmamıştı. Bir kişi hariç: Burak.
Suya bastırılmış ve çıkarılmış bir insandan farksızdı. Uzamış saçlarının uçlarından dökülen sular, yüzünden aşağı süzülüyordu. Ayakkabılarının içine dolan sulardan ayakları vıcık vıcık olmuştu.
Şimdi içi tıka basa dolu, üstü kapalı bir otobüs durağının önünden geçiyordu. Onun hiçbir şeyi umursamadığını görenler, bu derece pervasızlığa şaşırıp kaldılar. Yanlarından geçerken bir teyze dayanamadı.
"Evladım, bu havada yürünür mü? Gel buraya. Deli misin çocuğum? Hasta olacaksın."
Bu sözler Burak'ı güldürdü. Temposunu bozmadan yürüyüşüne devam ederken mırıldandı.
"Teyze, sen deli görmemişsin. İyi ki delileriniz var. Ya onlar da olmasaydı?"