Hep aynı sözler, hep aynı yorumlar: Kısa, ironik, çok etkileyici ve hiçkimse ebeveyn olmamalı minvalinden şeyler. Bütün yorumlarda bunu görüyorum. Kitap beğenilerimiz bile standart hale gelmiş. Oysa bir kitabı değerli kılan tam olarak nedir? Burada marka değerinin ön plana çıktığını görüyorum ve bu da bir furya gibi herkesi aynı yorumları yapmaya itmiş. YKY baskısı olmasaydı bu kitap büyük ihtimalle hiç görülmeyecek, okunmayacak, okunsa dahi yorum yapmaya dahi tenezzül edilmeyecekti. Bu tarz anlatıların daha derin olmasını beklerim. Ayrıca dilin imkanlarının çok iyi kullanılmasını da. Saydıklarımın hiçbirinin tam anlamıyla karşılanmış olduğunu düşünmüyorum. Olsa olsa bir saatlik çerez bir kitap. İzi kalmayacak, neden okuyorum ki dediğim bir pişmanlıkla bitirdim. Belki de bir Fransız şakasıdır bu? Ne dersiniz? Herkesin de gülmek zorunda hissettiği bir şaka? Baba ile hesaplaşma yahut onu yaşatma teması vardır. Fakat böylesine kuru bir üslupla değil de edebî değeri yüksek olan bir uslupla anlatılmasını isterdim. Pek çok otobiyografik unsurlar taşıyan anlatılar okudum. Bilhassa Türk edebiyatındakilerin bu işi daha iyi kavradığını düşünüyorum. Velhasıl kelam popülerliğin büyüsüne kapılıp okumamanızı öneririm. Hadi lince :)