Bir gün tecrit hücrelerinde, köşede bir çocuk ...
Halkın Kurtuluşu'ndandı herhalde tam hatırlayamıyorum. O bir komutun geregını yerine
getirmedi. Onu falakaya yatırdılar. 20-30 tane
vurana kadar çocuğun hiç sesi çıkmadı. Ama
20'yi 30'u geçtikten sonra çocuk yavaş yavaş
inlemeye başladı. Biraz sonra hafiften bağırdı, az
sonra çığlık atmaya başladı, çünkü dayanamıyor
artık. Ben hücremden bağırdım, "Yeter artık,
yeter artık", diye. Kim o dediler. 14 numara.
Geldiler benim yanıma, bir manga asker geldi,
beni dışarı çıkarttılar. Ondan sonra avucunu aç
dediler. Açmadım, yere yatırdılar. Falakaya
yatıracaklar. Bu sefer ben de, "Bu çavuşun adını
bana verene 100 bin lira ödül var" diye bağırdım.
Hemen beni içeri koyup gittiler. Yeni bir manga
geldi beni aldı idareye götürdü. "Sen askerin başına ödül koymuşsun" dediler. "Yok" dedim, "Ben askerin başına ödül koymadım. Mehmetçik benim kardeşim. Ama burada bir zulüm yapılıyor". "Sana ne dediler, ne ilgilendiriyor seni" diye sor-dular. Dedim ki, "Ben insanım, ona yapılan zulmü ben duyuyorum". Neticede insanız. Aynı ortamda yaşadığımız şeyler birtakım meseleleri oturup konuşmaya zorladı.