Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kimsenin kimseyi tanımak için emek harcamaya zamanı yoktur. Zaman akıp gider insanlarla birlikte. Görüntüler ve imajlarda anlaşmak yeterli sayılır. Vefa duygusu, kendini adamak, bağlanmak yoktur. Bu göz alıcı, kışkırtıcı ve ruhsuz güzellik gün boyunca rahatça doyurur. Zaten böyle bir iklimde, aşk, zehirli ve yok edici bir fikir gibi dolaşmaktadır ortalıkta. Anılar, hayaller ve vazgeçilmez olan ruhuna değil; bu gösteriş dünyasına, bu pırıltı ve zenginlik ayinine tutku duyulur artık. Herkes bu ayinin kahraman olmak ister; bir özgürlük, bir siyasal mücadele, bir yolculuk kahramanı değildir bu. Bu kahramanlık yetersizlik acıları dindirecektir sanki. Kimse, başka acı çekmek istemez. Başka her fikrin üzerinden sadece şöyle bir dokunulup geçilir. Bu ayine kendini kaptırmış insan, ölüm düşüncesini tamamen unutur. Para ve eşyadan başka hiçbir şey biriktirmek istemez. Bu duygu, ona kıskanç bir can sıkıntısı getirse de, ayine koşulsuz katılabilmek için benliğini unutmaya çoktan razıdır. Çünkü kendisine sunulanla ilgilenmeyip içine baktığında, açgözlü, muhteris, zevk düşkünü biri olduğunu hisseder aslında. O duyguyla şu an yüzleşebilmesi, ona çok güçlü çok sıkıntı verici gözükür. Kendisinden kopup gittiğini düşündüğü o rengarenk dünyadan geri kalmamak, onun ta içinde olmak kendisi olmamaya (kendisi kim?) çoktan hazırdır zaten. Kendisini yetersiz hissetmesine neden olan, biraz da benliğinin bu pasif direnci değil midir? Bu gösteriş ve zevk ayininden pek de mutlu olamayacağını içten içe duyuran bu geri kalmış, bu “gözü geçmişe takılı” benliğini susturmak ister artık.
Sayfa 13
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.