son olarak kelam geleneğinin kendi içinde tikel bilimler erbabı çıkarmamasının islam'da bilimlerin tarihi bakımından talihsiz bir sonucuna işaret edebiliriz: kelam geleneği her ne kadar kadim dünyanın atomculuk gibi bazı teorilerini donüştürmüşse de kadim bilim geleneklerinden herhangi birinin devamı değildir. kelamcılar, islam öncesi dönemde de islam döneminde de hakim olan aristotelesçi bilim geleneğinin temel kabullerine aykırı görüşler üzerine kelamı inşa etmişlerdir.
1. ayüstü ve ayaltı alem ayrımı yapmadan cismani dünyayı eşbiçimli olarak düşünmüşler;
2. şeyler arasında determinist bir ilişki olduğunu reddederek ardışıklığın yalnızca ilahi adet olabileceğini ve bozulmasının aklen herhangi bir imkânsızlık veya şaşkınlığa yol açmayacağını iddia etmişler,
3. akıllar ve nefsler varsayımını içermeyen bir kozmoloji ve hareket teorisi geliştirmişlerdir.
bu bağlamda kelam, islam'ın kendi oluşturduğu medeni havzadaki en özgün disiplinlerden biridir.