Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

148 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Çok sık paylaşılan (ancak yanlış aktarılan) bir hikayede bir dizi bilim insanının yaptığı bir deney anlatılır. Beş maymun büyük bir kafese yerleştirilir. Ardından kafese bir merdiven dayanıp en tepeye bir salkım muz konur. Maymunlardan biri muzları yemek için merdiveni tırmandığında tüm maymunlar soğuk suyla ıslatılır. Bir süre sonra maymunlar ıslatılmakla muz yeme isteği arasında bir bağlantı olduğunu fark edip meyveye uzanmaktan vazgeçer ve aralarında uzanmaya çalışan olursa onu döverler. Sonunda muz yeme çabasından tümüyle vazgeçen maymunlar kafesin içinde öylece kalakalırlar. Bu noktada maymunlardan biri kafesten çıkarılıp onun yerine yaşananlardan haberi olmayan yeni bir maymun konur. Yeni maymun ilk iş merdiveni tırmanıp muzları yemeye çalışınca grubun geri kalanı üstüne çullanıp hayvanı dövmeye başlar ve o da çabasından vazgeçer. Bilim insanları her seferinde kafese yeni bir maymun koysa da sonuç değişmez. Yeni maymunun muzlara uzanmak için yaptığı her hamle gruptaki öbür maymunlar tarafından engellenir. Sonuçta kafeste beş yeni maymun olur ve bunların hiçbiri ıslatılma cezasına maruz kalmadığı halde ne muzlara uzanmaya çalışırlar ne de başka bir maymunun bunu yapmasına izin verirler. Bu deneyin gerçekte hiç yapılmamış olsa da bu kadar meşhur olması insan ilişkilerini simgelemesinden kaynaklanır. Özellikle diktatör ile halk arasındaki ilişkinin önemli bir boyutuna ışık tutar. El-Asvani kısaca diktatörün yönetilenin bilincini ve düşüncesini kontrol etmek için kullandığı araçları, diktatörlük rejimlerinin rakiplerini, halkın çoğunluğunun bir diktatörün faşist zihniyetine hoşgörü ve boyun eğme nedenlerini araştırıyor. Düşmanın insanlıktan çıkarılması, yabancı merkezler tarafından devlete karşı komplo teorileri, medyanın tam kontrolü, yönlendirilmiş bilgi, propaganda, dinin araçsallaştırılması ve takıntılı inanç gibi yöntemler diktatörün titremelerindeki silahlardır. "Faşistler, diktatörler ve teröristler aynı mantığı uyguluyorlar - kolektif suçluluk ve insanlıktan çıkarma." Amaç; manipülasyon, yönelim bozukluğu, vatandaşın günlük yaşamda kapana kısılmış hissetmesi, Avam Kamarasına karışmamış, tecrit edilmiş, özgürlük ve demokrasi gibi kavramları görmezden gelerek yaşadığı bir mikrokozmosun yaratılmasıdır. Zira insan, kavram olarak görmezden geldiği bir şeyi arzulayamaz. Küresel olarak milyarlarca insan otoriter rejimler altında yaşıyor. Diktatörlüğü, onu sendrom haline getiren semptomları ve komplikasyonları, hem tarafları hem insanları hem de diktatörü inceleyen bir hastalık olarak görüyor. 21. yüzyılda dünyanın büyük bölümünün bir biçimde bir demokrasi içinde yaşayacağını düşünürdünüz ya da başka fakat özgür, ama öyle görünmüyor. Dünyadaki 195 ülkeden, 87 ülkede dünya nüfusunun %39'u özgür sayılıyor. Bazıları kısmen özgür ve 49 ülke nüfusun yaklaşık %25'ini oluşturuyor. Bununla birlikte, dünyada hala bir tür diktatörlük veya katı otoriter hükümete sahip 2,6 milyar nüfuslu 49 ülke var. Bu kitaptan çok şey öğrendim, özellikle şu an ki durumu zihnimde aydınlatmama yardımcı olduğu için minnettarım. Kısa, öz ve net. Okurken bir çok “nasıl?” sorusunun cevabını bulacaksınız.
Diktatörlük Sendromu
Diktatörlük SendromuAla El Asvani · İletişim Yayınları · 2020105 okunma
·
307 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.