“Aşk acısı böyle bir şeydi işte. Aradan geçen yıllar, çekilen acının dozunu azaltmıyordu. İnsanın göğsünün ortasına gümüş kakmalı bir hançer gibi aniden saplanıveriyordu aşk acısı. Bir de Vakit her türlü musibettin merhemidir derler, diye düşündü Haydar Bey. Halt etmişler! Zaman geçtikçe hançerin verdiği acı azalmıyor, sadece hançerin saplanması seyrekleşiyordu. İlk başlarda her an saplanan o hançer zamanla günde bir iki kez saplanmaya başlıyor, sonraları haftada bire, belki ayda, iki ayda bire düşüyordu, o kadar.”