Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
8/10 puan verdi
İzmir’e iki yıl önce gelmiştim. Bu aynı zamanda benim büyük şehre ilk çıkışım sayılırdı. İzmir’den önce 8 ay Ankara’da yaşamıştım. Tabi ne kadar yaşamak denirse. Mesleğe yeni başlamıştık, yoğun eğitim temposu eğitimden arda kalan zamanda da yoğun çalışmalar. Başımı kaldıracak vaktim yoktu. Bunların yanında Eryaman da yaşamış olmamın da büyük etkisi vardı, yaşamış sayılmamam da. Eryaman başlı başına Ankara’dan ayrı bir yerdi. İzmir’e gelişimle ancak yaşadığımı hissetmeye başladım. Her ne kadar iş saatlerinde yoğun olsam da işlerden arda kalan zamanımı kendime ayırabiliyordum. O yıllarda bu kadar okuma eğilimimde yoktu, daha çok çevreyi tanımaya çalışıyordum. Elbette bu tanıma esnasında zamanımın çoğu dışarıda geçiyordu. Büyükşehir denilen yer çok kalabalıktı, çok fazla insan vardı. Ancak hiçbirisi birey değildi ya da herkes kendisi için bireydi, birbirleri için birer yabancıdan öte değillerdi. Bu da meslek hayatından öncesi köyde geçen bir birey olarak benim açımdan çok zordu. Köyde herkes herkes içindi. Hem başlı başına birer birey hem de diğer yaşayan insanlar açısından birer bireydiler. Herkes birbirinin akrabasıydı, eşiydi, dostuydu. Herkes hem eşit hem saygılı hem sevgiliydi. Büyükler büyüklük taslamazlar, küçüklükler küçüklüklerini bilirler, aynı zamanda da yaşıtı gibi herkes birbiriyle şakalaşabilir, sohbet edebilirdi. İzmir’deyse kimse kimseyi tanımıyordu, herkes birbirinin yanından geçip gidiyordu. Hiçbir bağları yoktu. Birey açısından doğadaki hayvanlardan, bitkilerden farksızlardı. Ben buraya ait değildim, olamazdım. Benim ait olduğum yer doğduğum yerdi. Ben köydeki o mikroorganizmanın bir parçasıydım. Bütünden kopmuş bir parça ne kadar yaşayabilirdi ya da bütün o parçasının boşluğunu doldurabilir miydi? İzmir’deki ilk yılımda defalarca köye gittim, ben oraya aittim. Oradayken tüm derdimi sıkıntımı unutuyordum. Şehre geldiğimde yenilenmiş gibiydim. Ancak bu yenilenme çok uzun sürmüyor, en kısa sürede yine köye gitmeden önceki stres yüklü halime dönüyordum. Bir yandan da şehir hayatına alışmaya başladığımın ve bu alışmayla beraber aitliğimin azaldığının farkındaydım. Şu an kendimi hiçbir yere ait hissetmiyorum. Ben artık ne köydeki mikroorganizmanın bir parçası ne de şehirdeki bir nesneyim. Ben arada sıkışık kalmış ölmüş bir hücreyim. Zehirlendim, mutasyona uğradım. Bu değişim neticesinde hiçbir yere uyumlu olmayan yeni bir hücre çıktı ortaya. Ne tamamen doğal ne tamamen yapay. Hiçbir ortama uyum sağlayamayan, sadece çeperine kapanıp kendisini yaşatmaya çalışan, tek doğal ortamı kendisi tarafından kendisine uyumlaştırılmış evi olan. İşte Hasan Ali TOPTAŞ da bana bunları hissettirdi romanını okurken. O bir kustu ve zamanında yuvasından uçtu ancak ölümle döndü geriye. O muhteşem kalemi olan bir yazar. Bunu doğa tasvirlerinden ve o beyaz atı tasvir edişinde görüyoruz. Yalnız anne, babası ve doğa dışında ben bu romanda duygusal bir bağ göremedim. Sanki yazarda artık o mikroorganizmadan kopmuştu. Kendisini akrabalarına, eşine, dostuna uzak hissediyordu. Bir şehirli için köy doğa ve anne, babasıdır. Bir köylü içinse önemli olan toprak değil üzerinde yaşayan insanlardır. Romanda da daha çok doğa tasvirleri öne çıkıyordu. Hem de fazlasıyla. Yalnız şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Hasan Ali Toptaş o üzeri tozla kaplanmış kelimeleri çok güzel kullanmış ve gün yüzüne çıkarmış. Kendisini yürekten kutluyorum, umarım böyle yazarlarımızın sayısı artar. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,8bin okunma
··
89 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
Kitabın sende yarattığı duyguları sen de bizde yarattın. Bu kitabı okuduğumda aklıma gelen duyguları tekrar gösteren bir ayna oldun. Bu sosyal aidiyet ne menem bir şeydir diye çok düşünürüm ben. Yalnızlık, yalnız kalma istense de bazen, bu sürdürülemez pek. Yavaş yavaş hayatı yavan bulmayla başlar, her gün tekrarladığımız, aslında zevk de aldığımız şeylere karşı bir soğukluk gelişir içimizde. İlk, sabrımız tükenir. Oturduğumuz yerde oturamaz oluruz. Ne izlediğimiz televizyona bakacak ne de okuduğumuz sayfayı bitirecek sabrımız kalır. En sevdiğimiz şiirleri sesli okumaya nafile çalışırız. Kendi sesimize tahammül edemeyiz. Ne şarkı ne türkü…İnsanların içine çıkma, canlı kanlı insan görmezsek bu hal daha da derinleşir, yataktan çıkamaz hale geliriz. Tek bir yolu vardır, bir süreliğine de olsa, çıkıp insanların arasına karışmak. Ama yinede hep yanıbaşımızdadır yalnızlık. Sanki gidişi insanlığın ona doğrudur. Kader gibi. İşte bunları düşündüm yazını okuduğumda. Kalemine yüreğine sağlık.
İbrahim okurunun profil resmi
Teşekkür ederim abi :) Benim çok farklı adapte olamıyorum izmire. Havasından mıdır suyundan mıdır, gerçi izmir ile de ilgisi yok Ankara 'da da aynıydım ben. Yaşadığım yer dışındayken evden çıkasım insanları göresim gelmiyor. Yıllar geçse sanırım yine aynı olacağım. On gündür köyümdeyim eve giresim gelmiyor sadece yatmaya gidiyorum eve :)) Sanırım aitlik hissi ya da insanlara güvensizlik, çok ağır bir soğuma hali.. İşte benim bunalımım da bu. Herkesin bir mücadelesi var benimkisi şehir hayatıyla..
Bu yorum görüntülenemiyor
Mathmazel okurunun profil resmi
Bir ara ben de eryaman da yaşamıştım. :) inceleniz çok samimi :)
İbrahim okurunun profil resmi
Ankarayı sevmem ama Eryamanı severim. Elbette birinci etaptaki sitelerde yaşıyorsam :) yoksa Göksu nun çevresindeki o bilim kurgu romanlarını anımsatan binaları sevmem :)
1 sonraki yanıtı göster
mecdbrs okurunun profil resmi
eryamanda bir sene kalıp ardından bornova da bir sene yaşamak
İbrahim okurunun profil resmi
Eryamanda 8 ay yaşayıp 3 yıldır da Karşıyaka da yaşamak :) Eryamanı da seviyorum ama ben. Sessiz, sakin, huzur dolu :)
İlgen Aktürk okurunun profil resmi
Incelemenizi daha doğrusu bu kitabı okurken kitabın size hissettirdiklerini öyle güzel aktarmışsınız ki bi an için sanki bunları yazan siz değilmişsiniz de kendimmişim sandım :) elinize, yüreğinize sağlık. Çok samimi bir incelemeydi. Hasan Ali Toptaş'ı hiç okumadım ancak bayağı da merak eder oldum. Bu kitap da merak uyandırdı inşallah en kısa zamanda ben de okuyacagım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.