İkinci kez okuduğum şaheser bir yapıt Martin Eden. İlk kez lise ikideyken okuyup 11 yıl aradan sonra tekrardan farklı bir bakış açısıyla okumak daha farklı etki ediyor. İlk okuduğumda sonu için üzülmüştüm şimdi ise hiç beğenmediğimi fark ettim. Uğruna bu kadar çalışıp hedefine yılmadan ilerleyen istikrarlı bir yazar için bu başarıyı tattıktan sonra hevesinin kırılması ve düştüğü depresyondan çıkamayıp çareyi sonsuz dinlenme hali olan ölümü tercih etmesini asla ama asla Martin Eden gibi bir karaktere yakıştıramadım. Bireyselciliğin hazin sonu herkesle olan bağının kopması kendini hiçbir yere ait hissetmemek hissi kesin bir sonuçla ortaya konması üzücü bir meseleydi. En başa dönecek olursam Martinin hayranı olduğu estetik ve güzelliğe sahip burjuva sınıfına denk olabilmek adına kendini geliştirmeye adayıp onlara ait ayrılacalıklı sınıfı ve kendi gelmiş olduğu işçi sınıfının derin uçurumunu bitmek bilmez öğrenme aşkıyla durmadan kitap okuyup kapatması insanın istedikten ve farkında olduktan sonra müthiş bir azimle ne kadar yol katedebileceğinin kanıtıydı adeta. Aşk ve aşkına ulaşabilmek için tutkunu olduğu yazma eylemeni sonuna kadar devam ettirmesi hiç pesmetmeden insana muazzam bir motivasyon veriyor. Yaşanılan dönemin sınıf çatışmasının kara ve deniz hayatının en güzel panaromalarından birini sunuyor Martin Eden bizlere... Sonu hariç hayatımın romanı diyeceğim Martin Eden için unutulmaz bir karakter olacak benim için bilim felsefe ve sanatın yoğrulup ortaya çıkmış hali beni müthiş cezbediyor ve edecek de...

Martin EdenJack London · İletişim Yayıncılık · 201791,9bin okunma

·

46 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Emir Yurtsever