Gönderi

568 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"önce iş, sonra –ya da aslında hiçbir zaman– zevk"
"Boşuna! Boşuna! Boşuna! Balzac bu sözcüğü kendisine çok fazla söylemiş, çok fazla tecrübe etmiştir. Artık kırk iki yaşındadır, yüz cilt kitap yazmış, iki bin kişilik yaratmıştır, bunlardan unutulmaz elli ya da yüz tanesi, kendi yorulmak nedir bilmeyen beyninin ürünüdür. Şimdi kırk iki yaşında, yirmi yıl önce Lesdignières Sokağı'nda olduğundan daha yoksuldur. Bir zamanlar hayal üstüne hayal kurarken, şimdi hepsi yıkılmıştır. İki çarpı 100.000 frank borç: Çalışmalarından sağladığı kazanç işte budur. Kadınları elde etmek istemiş, kadınlarsa onu reddetmiştir; bir ev yaptırmış, haczedilip elinden alınmıştır; ticareti denemiş, başarısız olmuştur; memleketinin parlamenter sisteminde yer alabilmek için uğraşmış, ama seçilmemiştir. Akademi'ye aday olmuş, ama reddedilmiştir. Yapmaya kalkıştığı her şey boşa çıkmıştır ya da boşuna gibi görünmektedir. Bedeni, fazla alevlenmiş beyni, kamçılanmış yüreği kendine daha ne kadar yüklenebilecek, kendini zorlamaya daha ne kadar dayanabilecektir?" Kitabı okurken Balzac'ın yaşamının özetlendiğini fark ettiğim bu paragrafla incelememe başlamak istiyorum. Stefan Zweig Balzac'ın belki de en büyük hayranlarından. Hem "Üç Büyük Usta" eserinde biyografisini yazmış hem de sadece tek isim olarak. Hatta bu eseri biyografi zincirinin en sonu olacak şekilde "Büyük Balzac" ismiyle yayınlamayı düşünüyormuş. Ayrıca kitabı iki cilt yazmayı hedefliyor, yazdıklarını yeterli görmüyormuş fakat yayıncının sonsözünden alıntı yapmak gerekirse "Ancak büyük usta Balzac'ın eseri İnsanlık Komedyası'nda yaşanan durum burada da yaşanmıştı: Eser tamamlanamamıştı." Balzac 18. yüzyılın sonunda doğmuş Fransız yazarımızdır. Louis Lambert'te anlattığı gibi bir çocukluk geçiren Balzac aile isteğiyle okumuş yine aile isteğiyle hukuk fakültesine gitmiştir. Ardından bir noterde çalışmaya başlayan Balzac bunun aslında istediği yaşam biçimi olmadığını fark etmiş ve kendini yazarlığa adamak için ailesinden izin istemiştir. İstemeye istemeye yanında olan ailesi hayatının sonuna dek tabiri caizse arkasını toplamak zorunda kalmıştır. Aile –daha doğrusu anne– sevgisini tatmadığı için hayatında var olan kadınlara genellikle anne sevgisiyle bağlanmış, tanıdığı her "annede" sevgi bulmuştur. (Kendi annesi hariç.) Hayatta iki amacı vardır: şöhret sahibi olmak ve varlıklı bir kadınla evlilik yapıp maddi durumunu düşünmek zorunda kalmamak. Fakat planları hiç de istediği gibi gitmemiştir. "Vadideki Zambak" ile anlattığı "anne" simgesi genç yaşlarında hayatına giren Madam de Berny'dir. Aradığı anne karakteri olan Madam de Berny hayatının sonuna dek bir nevi "hayatında" olan bir kadındır. Öldüğünde onun için her şeyin değiştiğini düşünmüştür. Aynı şekilde tanıdığı "anne" simgeli veya varlıklı birkaç kadınla daha ilişkisi olmuş ve amacına ulaşmaya çalışmıştır. Bütün hayatı boyunca işler planladığı gibi gitmediği hâlde hayatının son anlarında kaderi ona gülmüş ve istediğine kavuşmuştur. Fakat ne yazık ki onun tadını çıkaramadan hayatını kaybetmiştir. Balzac hep yazdığı, tamamlamaya çalıştığı İnsanlık Komedyası ile tanınır. Hayatını bu seriye adamıştır. "Önce eseri, sonra aşk; önce İnsanlık Komedyası, sonra dünya; önce iş, sonra –ya da aslında hiçbir zaman – zevk." "İnsanlığı" anlattığı bu seride birçok eseri vardır ve hayatı boyunca yazmaya devam etmiştir fakat serinin bir kısmını tamamlayamamıştır. "Buradaki toplam yüz kırk dört eserden en az ellisini, Balzac yayınlayamamıştır. Ancak plan, yaşama biçimlerinin çeşitliliğini bütün ayrıntılarına kadar, ne kadar üstün bir mimarlık bilgisiyle zihninde tasarladığını göstermektedir." Balzac aslında beklediğimden farklı bir karaktere sahipmiş. Hep yazıp şöhret peşinde koşmuştur. Bazı eserlerini sırf yazmış olmak için yazdığını söylesem abartmış olmayacağım. Hatta tiyatro bile denemiş. Bir seferinde sırf ilgi çekmesi için bilet kalmadığı bilgisini yaymış fakat ters tepmiş ve boş salonda eseri sergilenmiştir. Bu da gelenlerin isteğini kaçırmaya yetmiştir. Para kazanmak için başkalarıyla işbirliği içinde eserler yarattığı da olmuştur. Her ne kadar edebiyata, yazmaya düşkün olsa da daha düşkün olduğu şeyler yüzünden yüzü hiç gülmemiştir. Bir süre sonra şöhrete kavuştuğunda da ne olursa olsun zevklerinden vazgeçmeyen Balzac yüzünden alacaklılar peşini bıramamıştır. Hayatı boyunca devamlılığını koruyan tek şey borçları olmuştur. Ödendikçe yenileri eklenmiş, bir süre sonra işin içinden çıkılmaz hâle gelmiştir. Bazen hayatında olan "soylu" kadınların bazen de ailesinin desteğiyle sorunlarını çözse de yine de hayatının sonuna dek rahatlıktan mahrum kalmıştır. Balzac'ın genç yaşta hayata veda etme sebebi yine yaşama ve yazma alışkanlıklarıdır. Balzac şehrin en canlı olduğu akşam saatlerinde uyuyor, gece yarısı olup da şehir sessizleştiğinde yazmak için kalkıyordu. Ardından saatlerce yazmayı sürdürüyor bu süreçte de ona hep kahve eşlik ediyordu. Bu da genç yaşta kalp problemlerine sebep olmuştur ve hayata gözlerini yummuştur. "Sadece gece, sınırsız, kesintisiz gece bölünmeden çalışmasına olanak sağlar; işi uğruna zamanın ibresini geri alır ve kendi evreninin yaratıcısı olarak geceyi gündüze, gündüzü de geceye dönüştürür." Balzac'ın beklediğimden daha farklı bir karaktere sahip olduğunu fark ettim. Anneme anlatırken annem de "gözümde nazik, kibar, ilgi çekici bir Fransız erkeği canlanıyordu" demişti. Ki ben de ona hak veriyordum. Oysa Balzac hantallığıyla dalga geçilen, kilolu, zarif olmayan, olmaya çalışırken daha da dalga geçilecek bir hâle bürünen birisiydi. Dış görünüşü hiç ilgi çekici değildi ve hareketleri de görünüşüyle orantılıydı. Yazma işine olan düşkünlüğü onu dış hayattan koparmış bu yüzden de nasıl davranacağını, nasıl giyineceğini hiç bilemeyen birisi olmuştur. O derece ki gittiği yerlerde kıyafetlerinin uyumsuzluğuyla bile dalga geçilmiştir. Balzac'ın kendi fotoğraflarından çok dalga amaçlı hazırlanan karikatürleri vardır. O ise bunları hiç umursamamaktadır. "Düşmanlık duymayacak kadar büyük biridir." Yaklaşık 600 da sayfalık bu eserde Balzac'ı bütün detaylarıyla, bütün derinliğiyle okudum. Çok etkilendiğimi söylemeliyim. Dediğim gibi beklediğimden farklı bir karakterle karşılaştım ama kitaplarında gördüğüm karakterlerinden hiç farklı değildi. Balzac aslında kendini yazıyordu. Hayatının bir döneminden başlıyor onu farklı şekilde sürdürüyordu. Bu da eserlerinin bu denli sevilmesinin sebeplerindendi diyebilirim. Eğer seviyorsanız, eğer okuyorsanız veya okumak istiyorsanız önce biyografisinden başlayabilirsiniz diye düşünüyorum. Ben Balzac'ı daha hiç tanımıyorken "Üç Büyük Usta"da okumuş, etkilenmiştim. Şimdi birkaç kitabını okumuşken biyografisini okumak da iyi oldu diyebilirim. Biyografide "Louis Lambert" ile "Vadideki Zambak" ilgimi çekmişti. Okumadan önce bu kitaplarını okuyabilirsiniz. "Sönmüş Hayaller" de çok geçiyordu ama okumadığım için bir şey diyemeyeceğim. Sevgiler...
Balzac / Bir Yaşamöyküsü
Balzac / Bir YaşamöyküsüStefan Zweig · Can Yayınları · 2009375 okunma
·
158 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.