Mina Urgan ’ın ölmeden 3 yıl önce 1997 yılında kaleme aldığı, hayatını ve anılarını anlattığı yapıtıdır. Hem kendi hayatını hemde çevresindeki aydın isimleri anlattığı otobiyografik bir kitap.
Kitabın ilk sayfalarında ihtiyarlığı ele alması, özellikle insanların ihtiyarlık dönemlerinde acı acı yakınmalarına karşın kendisinin dinç duruşu hiçbir şeyden yakınmaması beni ilk etkileyen şeyler oldu. Yaşlılığı ve bebekliği anlattığı sayfalarda bi kişisel gelişim kitabı havası sezdim.
Çevresinde bohem sanatçılar ve solcu aydınların çok olması böyle bir kitap yazmasına çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Zaten başta şair bir babanın
Tahsin Nahid 'in kızı olarak dünyaya gelmesi, ardından üvey babasının
Mustafa Kemal Atatürk gibi isimler sadece birkaçı.
Kendisini daha çok çevirmen oluşuyla tanımıştık. Bu kitapta ise karakteri, düşünce ve yaşam tarzıyla tanışıyoruz. Çok tasdiklediğim düşünceleri olduğu gibi hiç katılmadığım düşünceleri de çok oldu.
Ermeni'dir. İlk konuştuğu dilde Ermeni.
Monogram bir insandır yani tek eşliliğe inanıyor.
Resmiyette müslüman ama gerçekte tanrıtanımaz.
Bikini ve blucin modasını başlattığını da iddia ediyor.
Kitabı okurken Cumhuriyet´in ilk yılları ile ilgili epey bilgi ve görüş almanız mümkün. Samimi bir üslupla yazılmış olması okurken ayrı bir keyif veriyor.
Bir insanın hayatına neler sığdırabileceğini görüpte gıpta etmemek mümkün değil.
Keyifli okumalar...