Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

22
Merhabalar. Bu yazıyı yazsam mı yazmasam mı diye içim içimi kemirdi. Ülke bu haldeyken benim bunu yazmam mantıksız mı? Evet mantıksız. Orada vefat eden arkadaşlarım , soğukla mücadele eden sevdiklerim varken bu satırları yazıyorum. Ama belki de bunlar benim son satırlarımdır. Bilemem. O yüzden ertelemeden yazmaya karar verdim. Öncelikle hoş geldin 22 yaşım. Bir felaketin ortasında doğdun. Bilmelisin ki çok zor zamanlar geçirdim . Bir yıl içinde olmaz dediğin ne varsa oldu. 6 ocakta beraber hayal kurduğun arkadaşın 6 şubatta senden ayrıldı , sadece senden değil tüm dünyadan ayrıldı. Hiç tanımadığın ölümlere ağlarken doğdun 22. Bazıları ile beraber oturup kahve yudumladın. Su içmek sadece bağdemciğin şiştiğin de ıstırap gibi geliyordu ya artık aldığın nefes dahi ciğerlerine batıyor hasta olmadan. Bir kere daha gördün insanoğlu kendi çıkarı için her şeyi yapabilirmiş. Bir kere daha inanmadın olanlara ... Olamaz dedin. Hayat değilmiş sıkıntı. İnsanlarmış . Aç gözlülükmüş , haysiyetsizlikmiş, kibirmiş , öfkeymiş .... Bunların hiç birinde şeytanın parmağı yok. Çocukluktaki gibi masum görme insanları. Onların bir şeytana bile ihtiyacı yok. Şeytanın onlara var hatta. Bir kere daha şükrettin sevdiğin insanların varlığına. İnandığın o yolda seninle yürüyen insanların çoğunu kaybettin . Üç beş kişi kaldı. Onlar ise hiç pes etmedi. Sen düştün ama onlar düşmedi. Sen düşünce de ilk onlar elini uzattı. Kendini aştığın çok konu oldu. Dayanamam , yapamam dediğin her şeyi yaptın. Sen bile şaşırdın. Annene benziyormuşsun :) Düştükçe daha çok savaşıyormuşsun. İnsanlara karşı doğru merhameti buldun. Olmayacak insandan vazgeçmeyi de öğrendin. Eskiden bir insana o bile bilmezken 1000 şans verirken şimdi olmadığında arkanı dönüyorsun. İnsanları daha iyi anlıyorsun. Hiç kimse seninle aynı düşünme zorunda değil. Bunun için onlara kızamazsın. Herkesin yaşadığı bir değil ona göre yargılamamalısın insanları. Yalnızlığa hala aşıksın. Oturup yazmaya, kitap okumaya, yürüyüş yapmaya, tanımadığın insanların hikayelerini dinlemeye, yağmurda ıslanmayı, duşta uzun süre kalmayı, elindekini tanımadığın insanlarla paylaşmayı, video izleyip araştırmayı, gezmeyi salıncakta sallanmayı ve saatlerce müzik dinlemeyi çok seviyorsun hala. Sevgi emekmiş. Bunu da güzelce öğrendin. Sevdiğin insana emek vermelisin. Bir çiçeği büyütür gibi nazikçe, ihtiyaçları doğrultusunda , ona güven vererek , beklentileri uçurmadan sevmek gerekiyormuş. İnsanlara verdiğin sıfatlar onların sendeki yerini temsil eder sadece . Bu onlara tasma olmamalı. İnsanların senin onlara verdiğin sıfattan daha öncelikleri var. Kendi karakterleri var. Bir insanı toplumsal ve kafanın içindeki yargılarla sınırlandırmamalısın. Bu insanlara karşı daha güçlü durmanı ve beklentiyi düşük tutmanı sağlar. Ve bilmelisin bilim tek kurtuluş yolu. Bu ülkeyi senin ataların tırnak etleriyle kazıyarak aldı. Bu ülke umudun kapısı. Ben tek mi kurtarıcam demeyeceksin. Ben tek mi engel olacağım bu düzene demeyeceksin. Gerekirse tek başına kafa tutacaksın düzene. Ama bu ülkeyi sana da emanet ettiler. Sen taş atarsan elbet birinin kafasını yaracaksın. Senin atalarındı bir mermiyi sırtlayan. Ve ilerideki nesle yol açmalısın. Bu yol da tembellik olmamalı. Umudun bitiyor biliyorum. Umut da biter. Ama sen ayakta durmalısın. Kaybettiklerin gökyüzünde:) Onların umudu son anlarına kadar bitmedi. Senin gözlerini kapamaya kulaklarını tıkamaya hakkın yok. Hoş geldin 22. Hoşçakal 21 . Anılarım benimle
·
1 artı 1'leme
·
586 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.