"Kıyafetler gibi ruhlar da değişti."
Değişim rüzgarlarının çok sert estiği bir dönemi yansıtıyor 
Kiralık Konak . Yazar 
Yakup Kadri Karaosmanoğlu , kuşak çatışması gibi toplumda her zaman mevcut olan bir durumu, değişimin en keskin olduğu zamanlarda ele alarak, güçlü bir gözlemle aktarmış.
Tanzimat, meşrutiyet gibi gerek yönetim gerek toplumsal anlamda birçok değişimin olduğu zamanlardan bahsediyorum.
Kitapta üç kuşak var ve hepsi aynı evde yaşamaktadır. Büyük baba Naim Efendi, evin damadı Servet Bey ve onun çocukları Seniha ve Cemil.
Büyük baba ve torunları arasında uçurumlar vardır. Naim Efendi tamamen gelenekçiyken torunlar Avrupai bir yaşam tarzına özenmektedir ve öyle yaşamaktadır. Değişim önce konuştukları dilde göze çarpar. Zira büyük baba torunlarının ve damadının kullandığı birçok kelimeyi bilmez. Onlara konuşmalarından dolayı kızamaz, çünkü onları anlamaz.
"Kızmak veya gücenebilmek için mutlaka biraz anlamak lazımdır."S:18
Daha sonra ise değişim sadece konuşma ile sınırlı kalmaz. Seniha, Faik adında serseri tipli biriyle sevgili olur. Haklarında söylentiler çıkar.
Naim Efendi bu duruma bile inanmak istemezken Seniha herkesi daha da şaşırtacak şekilde hareket eder. Bu konuda daha fazla ayrıntıya girmeyeyim. Siz dilerseniz okuyup görürsünüz.
Kitaptaki bir karakter daha var, şair Hakkı Celis. Her ne kadar başlarda yan karakter gibi dursa da kitabın sonlarına doğru bu karakter üzerine ağırlık veriliyor. Bu karakter üzerinden vatan, millet, fedakarlık, şehitlik gibi kavramlar sorgulanıyor. Beni tam da bu kısım çok etkiledi.
Hakkı Celis 1. Dünya Savaşı döneminde askere çağrılmıştır. Bu yüzden de ölüm ve şehitliği düşünür. Düşünceleri iki uç noktada gidip gelmektedir. Birinci düşüncesi millet için kahramanca savaşarak gerektiğinde kendini feda ederek şehit olmak, ikinci düşüncesi ise uğruna kendini feda ettiği millet kavramının ne olduğunu, kimlerden oluştuğunu düşünmesi ve buna değer mi düşüncesi. Milleti temsil eden örneklerden biri; yaşı kemale ermiş, ölümü bekleyen Naim Efendi, biri de güzellik, süs ve eğlenceden başka derdi olmayan Seniha'dır.
Bu iki zıt düşüncelerle boğuşurken Hakkı Celis sonunda bu örneklerin milleti temsil etmeye yetmediğini milletin kesip atılması gereken zehirli bir organı olduğuna karar verir. Ve Çanakkale Cephesi'ne gider...
Kitabın sonunu anlatmayacağım.
Kitapta beni rahatsız eden tek bir nokta oldu. Erkek karakterler hep mağdur, anlaşılabilir durumdayken kadın karakter Seniha çok düşüncesiz, basit ve erkekleri kullanan bir kadın imajı çiziyordu. Bu kitap yazardan okuduğum ilk kitap, acaba diğer eserlerinde de kadın karakterleri böyle mi merak ettim. Okuyan olduysa düşüncelerini paylaşırsa sevinirim.
Bu konu haricinde kitabı beğendim, okumanızı tavsiye ederim kitap dostlarım. Keyifli okumalar diliyorum.
··
1.413 görüntüleme
"Ne kadar açık konuşsam, beni o kadar az anlayacaksınız."
Sayfa:55
"Ne yaşayışın, ne düşünüşün, ne giyinişin üslubu kaldı; her şey gelenek dışına çıktı."
Sayfa:11
"Binalarımız, eşyalarımız, elbiselerimiz gibi ahlâkımız, terbiyemiz de rokokolaştı."
Sayfa:11
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.