İlyada’nın nasıl bittiğini gördün okudun ağıtlarla bitiyor.
Ben batı edebiyatının destanı, romanı ile birazcık okudum, hiçbiryerde böyle bir sahneye rastlamadım. O kadar ki ağıt sözü bile geçmez İlyada’nın Fransızca, Almanca ya da İngilizce çevirilerinde, yani terim olarak geçmez. Nasıl geçsin ki, ağıt yakmak diye bir şey yoktur onlarda: Bilmezler tanımazlar öyle bir töreyi.
Oysa bizim için ağıt yakma öyle doğal, öyle alıştığımız bir şey ki…