Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

125 syf.
·
Puan vermedi
Güneş ülkesi 17.yy'ın başında yayımlanmış. Bahsedilen yüzyılın ilk çeyreğinin en belirgin özelliği iklim kriziydi. Sanırım bu tarih aralığına denk düşüş rastlantı değildir çünkü Bu kriz tüm Akdeniz toplumlarını etkilemiştir. Akdeniz ve çevresinde üç büyük güç olarak: Papalık, Habsburglar ve Osmanlılar var. Bu üç devletin hudutları geçişkendir. Yazarın hayatı ve serüveni bu geçişkenlikleri gözler önüne sermektedir. bkz:
Osmanlı'da İsyan İklimi
Osmanlı'da İsyan İklimi
Yazarın evvel düşünürlerin izinden gittiğini söyleyebiliriz. Kilisenin hegomonyasına karşı öne sürdüğü ütopyasında
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
'un erdemlerini andıran yapıları ve bilgelerinden oluşan üniteleri görüyoruz. bkz:
Devlet
Devlet
Öte yandan
Thomas More
Thomas More
'un ütopyası da buna benzer bir adacıktaydı. Bu iki ütopyanın da çıkış sebebi bereketsizlikti. Eşit dağılımın söz konusu olmadığı yerlerde imkansızın, hiçbir yerin (ütopya kelimesi hiçbir yer anlamına gelir) hayal edilmesi ilginç. Bu eser de aynı tema var. Hiçbir şekilde kent içerinde mübadele biçiminin olmaması da şaşırtıcı. Öyle bereketli bir toprak olacak ki herkes toplayıcılık ederek geçinsin. Bkz:
Ütopya
Ütopya
Bizim eğitim sisteminin bıkkınlaştırıcı özelliğinin meydana getirdiği bir söz vardır: "Finlandiya'da eğitim 4 saat." Aynı şekilde Thomas angaryadan o kadar bıkmış olsa gerek ki onun ideal ütopyasında çalışma süresi 6 saattir. Bu süre zarfının haricinde insanlar istediklerini yapabilirler. Kendilerine ayıracak vakitleri çoktur. Kitabı genel olarak beğendim. O dönemde İtalya'da kiliseye yönelik bir eleştiri olarak okunursa çok büyük bir eser olduğu anlaşılacaktır. Özellikle "ortak mal" konusundaki fikirleri muhalifcedir. Kadın meselesinde paylaşımcı bir kent tahayyülü vardır. Üreme işi kimsenin keyfine bırakılamayacak kadar önemli. Kadınların ve erkeklerin ne zaman sevişeceğinin dahi belirlenmesi biraz insanı ürpertiyor açıkcası. Yine kadın meselesinde kendisine dayanak olarak Hristiyanlığın ilk dönemlerini öne sürüyor. Herkes eşit paylaşabilir gibisinden bir mesneti vardı. Ütopik kentte, Altıgen, Sekizgen kale mimarisini andıran kent surlarından bahsediyordu. Asla işgal edilemeyecek bir şehri planlıyordu. Bunlar aynı çağda farklı şehirlerde uygulanmıştı zaten fakat ilk defa 7 katmanlı bir sur sisteminden de bahsediyor yazar. Bu beni daha da hayrete düşürdü çünkü bu işçiliği yaptıracak köle bulamazsınız ya da 6 saatlik çalışmayla halledilebilecek bir iş yükü değil. Üstüne üstlük kitabın ilk başında bundan bahsediyor. Neyse diyelim biz, sonuçta ütopya olduğunu varsayıyoruz, Tommaso ütopyasının hakkını vermiş :)
Güneş Ülkesi
Güneş ÜlkesiTommaso Campanella · Sosyal Yayınlar · 20103,531 okunma
·
1 artı 1'leme
·
334 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.