Şurası bir gerçek ki, herhangi bir kimse sadece birtakım fikir ve nazariyeleri bilip anlatmakla davetçi olamaz. Gerçek bir davetçi olabilmesi için bildiklerini de fiilen yaşamalı ve ahlaki olarak etrafındakilere davasını gösterebilmelidir. Yaşantısıyla temsil ettiği yüce davanın tercümanı ve pratik bir örneği olmalıdır.
Sayfa 35