1972’de Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış Heinrich Böll’ün “en az bilinen” eserlerinden. Orijinal ismi “Şapkasız/Çatısız Evler”e denk gelen roman, Ahmet Cemal “Babasız Evler” demeyi ne de güzel uygun görmüş.
İkinci Dünya Savaşı ve ardında bıraktığı milyonlarca dul ve yetim. Savaş sonrası dul kadınların çektikleri sıkıntılar ve yaşadıkları travmalar anlatılmış.
Eserde savaşın ardında bıraktığı izleri iki dul kadın, iki yetim çocuk ve savaştan sağ kurtulabilmiş Albert'in ağzından okuyoruz. Iki kadın da farklı ekonomik şartlar içerisinde hayatlarına devam etmeye çalışırken, çocuklar da kendi yaşamlarından hareketle etraflarında gördüklerini anlamlandırmaya çalışıyor.
Annelerin yasak ilişki kurdukları kişilere amca denilmiş. Bir tarafta Wilma Bierlich oğlu Henrich, öbür tarafta Nella ve oğlu Martin. Henrich ekonomik sıkıntılar içinde yaşar Martin ise ekonomik kaygısı yoktur. Ancak ikisinin de ortak dertleri baba sevgisi eksikliğidir.
Harp sonrası meydanları terk eden savaşın evlere girdiği, toplumsal yıkımların devam ettiği ve darmadağın olmuş ailelerin psikolojik savaşların da okuyoruz Böll’ün kaleminden.
Savaşın yalnızca askeri veya siyasi bir olgu değil, aynı zamanda toplumsal yıkımın bir aracı olduğunu anlatan önemli bir eser.