Ben kitabı satın almadım, kitap beni aylarca rafta bekledi ve bana ulaştı. Ara sıra kitapçılardan tavsiye isterim ne okumalıyım gibi. Aylar önce Rus edebiyatı'nın yoğunluğundan kurtulmak için Fransız eserler ararken bu önerildi. Tam olarak " Her gün aynı işi yapan bir adam var ve sabah 6.27 trenine bindiğinde okuduğu birkaç sayfa yazı hayatını değiştiriyor" demişti. Çok net hatırlıyorum çünkü aklıma Fahrenheit 451 gelmişti o anlatınca. Eeh haliyle çok basit geldiğinden ötürü almaktan vazgeçmiştim, en azından bu haftaya kadar... Kitap benim anladığım konuyla çok alakasız, evet ortak noktalar var ancak ana olayları çok uzaktan izliyordu beklentilerim. Açıkçası okuması keyifliydi o yüzden sonunu merakla beklemedim, haz almaya odaklandım tamamen ki bu en iyi seçimimmiş. Bu eseri diğerlerinden ayıran şeylerden bazıları tüm bitişlerin beklendiği yerde bir başlangıç oluşturması, tüm vazgeçişlerin yerinde yeni bir umutla karşılaması, tüm bıkkınlıklardan yüzünü çevirebilecek bir odak noktası sunması olabilir. Kitabın bittiği yerde binlerce yeni hikaye yazıldı, belki öncesi için bile binlerce hikaye var ancak bu ara dönemi aydınlatan tek eser bu oldu. Ben bu incelemede Julie'den bahsetmeyeceğim çünkü o hem herkes hem de hiçkimse. Bilemiyorum, beklemediğim ancak şok etkisi yaratıp rahatsız etmeyen onlarca detay arasında kaybolmak güzel bir histi. Sonunu merak ederek değil de yazılan her cümleden tat alarak okuyacaksanız sonuna kadar tavsiye ederim. Ödülünü çokça haketmiş Keyifli okumalar.

6.27 TreniJean Paul Didierlaurent · Can Yayınları · 20171,005 okunma

·

272 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Selcannn