İdris Bey yeleğinin saat cebine koyduğu dörde katlanmış evrakı açıp bekçilere gösterdi. İkisinin de yüzünde bir anlığına şaşkın bir ifade peyda olmuş, hemen yana çekilip geçmelerine müsaade etmişlerdi.
"Para versen böyle geçirmezler seni," dedi Ali Cengiz kapıdan girerken.
İdris Bey de, "Bab-ı Ali'den çıkan Mühr-ü Hümayun, bab-ı sairenin miftahıdır,"
*(Padişah mührü diğer kapıların anahtarıdır.) dedi ama çocuk bu lafı anlamadı.