Halkını kurtarmak için Ölüm İlkeli ile yapılan bir anlaşma gereği doğan ilk kız çocuğunu Ölüm ilkelinin Konsort’u olması için sunulacaktır. Yani Seraphina’nın kaderi o daha doğmadan yazılmıştı. Prenses olarak doğmuş olsa da hiç bir zaman prensese muamelesi görmemiştir. Doğduğu günden itibaren herkesten gizlenmiş ve ölüm ilkeline sunulmak için eğitilmiştir. Asıl amaç ise ölüm ilkelini öldürüp halkını çürümeden kurtarmaktır. Yani Sera buna inanmaktadır. Fakat işler kimsenin umduğu gibi gitmez. Gerçekte bu anlaşmanın sebebi nedir?
Bu evrenin üstünde daha güzel bir fantastik kurgu henüz okumadım. Bu kitapta kan ve kül serisinin 3. Kitabında geçen Nyktos’un geçmişe gidiyoruz. Olaylı bir giriş kitabıydı. Kitabı açıkçası bu kadar seveceğimi düşünmemiştim yani benim için kan ve kül kadar güzel olamaz demiştim ama aksine onun kadar hatta daha fazla diyebileceğim kadar sevdim. Kitap sizi o kadar tatmin ediyor ki sevmediğiniz hatta nefret ettiğiniz her karakterin burnundan getiriyor. Cidden karakterlere daha ilk yarısında o kadar bağlandım ki içine çekildim resmen. En sevdiğim "ilk karşılaşmalardan" biri oldu. Çift çok iyidi öyle ki yazarken bile aklım onlara gidiyor. Kitabın son satırında bile heyecan asla dinmedi ki öyle heyecanlı bitti ki devamını nasıl bekleyeceğimi bilmiyorum.