"Geldik" demişti annem. "Dileyelim de dünya olsun" dediği yer olmalıydı burası; dünyaydı.
Yıllar sonrasında o dilediğimiz dünyayı yine bulamadık sanıyorum. Belki başka yerlerdedir o dünya, bilmiyorum. Ama o gün, o kapıların içi, o aydınlık odalar, serin odalar, gürültüsüz odalar, o masa başı, o günlerdir bir-iki dilim kuru ekmekle içimizde büyüttüğümüz büyük açlığımızı boğmaya, öldürmeye çalışır gibi doyasıya yediğimiz yemekler, yalnızca bunlar bile, o anda orayı, dilediğimiz, aradığımız dünya gibi göstermişti gözüme.