Savaşlara dair bütün kaynaklarda eli silah tutan, bilmem şu kadar düşman asker öldüren adamlara denir savaşçı. Oysa sadece cephede değildir savaş. O karanlık günlerde binlerce evin içerisinde ayrı ayrı savaşlar vardır ve kadınlar o savaşlarda tek başlarına mücadele etmek zorunda kalan bahsi geçmeyen savaşçılardır. Kitapta Viann'ın hikayesi de tam bu savaşı anlatıyor.
Hayatında tek varlığı olarak gördüğü kocası ve kızıyla mutlu mesut yaşarken kocasını savaşa uğurlamak zorunda kalan Viann, kızı Sophie ile birlikte korkmadan ayakta kalmaya çalışıyor. Zaman geçtikçe zorlaşan bu mücadele sonucu pek çok kayıp yaşıyorlar, sevdikleri ve güzel olan her şey ellerinden kayıp gidiyor.
Kardeşi Isabelle ise genç ve asi ruhuna tutunup savaşa katkıda bulunabilmek adına Fransa'daki ayaklanmanın iletişimini sağlarken, sonrasında yüzlerce askeri kurtaran bir kahramana dönüşüyor.
Savaşın bütün acımasızlıklarını gözler önüne seren bu kitabı tek solukta okudum. Kitabın sonuna kadar dayandım derken sonunda gözyaşlarımı tutamadım. Yıllardır ağladığım tek kitap olan bu kitabı hiç bir zaman unutmayacağımı biliyorum. Önüme çıkan herkese de tavsiye edeceğim.