Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sultan Hamid
Tanzîmat maârifinin hem Doğu, hem Ban kültürü vererek yetiştirdiği aydın kesimin genç tabakası ile gittikçe arası açılan pâdişâh, halka kuvvetle dayanıyordu. İmparatorluğun bütün Müslüman kavimlerinin kendisini candan sevdiklerini, gayrımüslimler'in ise çekinilecek, saygı duyulacak bir şahsiyet olduğuna inandıklarını biliyordu. Dünyânın birçok ülkesinde kıtlık (Fr. disette) ve açlığın (Fr. famine) hüküm sürdüğü, İrlanda ve Hindistan'da besinsizlikten milyonların öldüğü bu dönemde Osmanlı Devleti'nde böyle problemler yoktu. Aç ve açıkta insan yoktu. Sosyal dayanışma, İslâm dininin bu husustaki sıkı disiplini sâyesinde kudretliydi, İslâmî bir hayat tarzı yaşanıyordu. Bir mahallede, köyde, bekâr kız ve erkek bırakılmaz, evlendirilir, işsize iş bulunur, gençlerin aylak gezmesine izin verilmezdi. Nüfus fazla olmadığı ve kadın çalışmadığı için, işsizlik problemi asgarîde idi. Mahallenin, köyün zengini, eşrafı, yoksulların tabiî hâmîsi idi. Bundan dolayı zenginler de tıpkı devlet adamları gibi husûsî saygı görürlerdi. Bu sosyal yapı, Birinci Cihan Savaşı'na kadar devam etti. Binâenaleyh rejime halktan bir tepki beklenemezdi. Buna Hamîd muhâlifi İttihatçılar çok dikkat ve esef etmişler, halkı politize etmeye çok çalışmışlardır.
Sayfa 96 - ÖtükenKitabı okudu
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.