Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

396 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Allah, Kendisine Âşık Olun Diye Yaratmadı Sizi!!!
Yukarıdaki geçen ifadede ne demek istediğimi birazdan dile getireceğim. Fakat öncesinde kitabın kendisiyle ilgili iki üç kelam etmek isterim. Kitap tamamen “Ahmet Ümit” üslubunda kitap olmuş. Diğer romanlarından farklı olarak şehir bu sefer İstanbul değil, Konya olarak seçilmiş. Yine her kitabında bildiğimiz Baş komiser Nevzat yok bu romanda. Kitabın konusuysa bu sefer “Mevlana ve Şems” arasındaki ilişki. Son yıllarda bu konunun sürekli işlenmesi artık can sıkmaya başladı. Yani daha kaç romancı kitabında Mevlana ile Şems’in hikâyesinden söz edecek merak ediyorum doğrusu. Kitap son derece güzeldi. Kurgu sağlam, merak ögesi çok iyi ayarlanmış ve hafif bir aksiyonda vardı. Fakat Mevlana ile Şems ilişkisinin anlatıldığı bölümler çok fazlaydı. Bu bölümler benim kitaptan kopmama sebep oldu. Bu bölümleri çıkarırsak kitap gayet güzeldi. Tavsiye ederim. Kitabın eleştireceğim noktaları ise din konusunun işlendiği bölümler. Son dönemde iki üç yazarda sürekli din konusunu işlendiğine şahit oldum. Bunlardan biri Ahmet ümit… Bir diğeri ise Elif Şafak… İki yazarında din konusuna neden bu aralar yoğunlaştığını merak ediyorum. Biri yurt dışında yaşayan daha Türkiye’yi bile doğru düzgün tanımayan bir yazar. Ama ülkemizde her şey için ahkâm kesme hakkını kendinde bulabiliyor. ( Ahkâm kesiyor dediğime bakmayın. Tarihi yerden yere vuruyor. Halkı küçümsüyor. Halkın her yaptığına hor bakıyor.) Ahmet Ümit ise yıllarca komünizm için Rusya’da eğitim görmüş bir yazar. Hali hazırda kendini bir komünist olarak görüyor. Fakat gel gör ki bir İslam âlimi gibi Müslümanlara din anlatıyor. ( Yanlış anlaşılma olmasın. Ümit’in komünist olması beni ilgilendirmiyor. Bunu biliyorum ve severek kitaplarını okuyorum. Ama bir komünist olarak gelip bana dini ders verme ya. Evet, bu dini anlatırken bazı kıssalardan örnekler veriyor. Benim takıldığım noktada işte tam burası. Anlatılan uyduruk din. Uyduruk dinin temel çıkış noktası ise “Allah Aşkı…” Kitapta temel olarak anlatılan düşünce insanların yaptıkları ibadetlerin aslında çok bir işe yaramadığı, önemli olanın ise Allah aşkının peşinde koşmak gerektiği. Tasavvuf düşüncesi mi yoksa yazarın kendi fikirleri mi bilemiyorum. Ama tasavvuf kaynaklarından örnekler verdiği kesin. Sözün burasında bir hatırlatma yapmak gerekir. Bizim burada karşı çıktığımız şey değerli tasavvuf ehli, kendini Allah yoluna adamış kıymetli kültür büyüklerimiz ya da Allah aşkından dolayı sürekli ibadet eden nur yüzlü dervişlerimiz değil. Peki, tam olarak eleştirdiğimiz nedir? Örnek vereyim. Yazar birkaç hikâye ile bu Allah aşkının en üst mertebelerini anlatmış. İlkin romanın başkarakteri Kimya Hanım babası kendini Allah aşkına adayan bir derviş. Allah aşkını bulmak adına ilkin beşeri aşka bulaşmış. Kimyanın annesine âşık olmuş sonra Kimya doğmuş. Babası Derviş Bey ise belli bir süre onlarla yaşamış. Daha sonra Allah aşkına doyduğu için onları terk edip. Allah ile arasına kimsenin girmesini istememiş. Çekip gitmiş. Derviş Allah’a ulaşacak diye bir kadın dul. Küçük bir kız çocuğu yıllarca yetim kalmış. Bunlara sebep Allah… Sonra başka bir olay. Adamın birinin yıllarca çocuğu olmamış. Haliyle adamda bu sebeple kendini sürekli mutsuz hissetmiş. Yıllarca çocuğu olsun diye gitmediği doktor gitmediği hoca kalmamış. En sonunda Allah ona bir çocuk bahşetmiş. Günler geçtikçe bu adamın hem çocuğu büyümüş hem de baya bir zengin olmuş. Aradan yılar geçtikten sonra adam asıl mutluğun bunlarda olmadığı anlamış. Karısına bir gün Allah aşkının peşinden gideceğini söylemiş. Ve karısıyla oğlunu terk etmiş. Yılar sonra oğlu baba hasretine dayanmadığı için gidip onu bulmuş. Adam, oğlunu gördüğü gibi ağlamaya başlamış. ( Sakın oğlunu özlediği için ağladığını sanmayın ha!!!) Oğlu, kendi ile Allah arasına gireceği için ağlamaya başlamış. Sonra dua etmiş. Allah’ım benle senin arana girmesine izin verme ya benim canımı al ya onun. Sonra çocuk ölmüş. Adamında Allah arasına girmediği için sevinmiş. Allah aşkını aramaya devam etmiş. Vay be, müthiş, büyüleyici… Adam Allah için çocuğunun ölmesine sevinmiş. ( Ne kadar itici bir Tanrı. Oysa bizim rabbimiz olan Allah Hz. İbrahim’in çocuğunu öldürmesine izin vermiyordu.) Sonra başka bir olay. ( Bu olay bu kitapta derviş başka bir yerde yer alıyordu.) Gencin bir tanesi bir kıza âşık olur. Gidip kıza açılır. Kız bunu kabul etmez. Genç ise kızın aşkından bir hal olmuştur. Bir türlü onun peşini bırakmaz. Aylarca kızın peşinden koşar. En sonunda kız dayanamaz kabul eder. Yıllarca mutlu mesut yaşarlar. Ama bir gün genç gelir kıza aslında yanlış yaptığını söyler. Kendini beşeri aşk ile oyalamıştır. Ama asıl aşk ise Allah aşkıdır der ve kızı yarı yolda bırakıp çekip gider Allah aşkını aramaya. Örnekler böyle sürüp gider… Şimdi düşünsenize bir Allah var. Kulluğun en zirvesine çıkabilmeniz için. Onun yaratığı kullara ihanet etmeniz lazım. Yarı yolda bırakmanız lazım. Allah’a ulaşmak için eşinizin dul kalması lazım. Çocuğunuzun yetim. Cidden böyle bir Allah düşünebilir mi? Peki bu Allah’ın en sevdiği kul olan peygamberler böyle bir şey yaptılar mı? Dinin kaynağı olan binlerce kaynak var. Peki, hangisinde kulluğa erişmemiz için Allah’a âşık olmamız gerekiyor diye yazıyor. Ne zaman çıktı bu saçma düşünce. Kitapta yazan bir cümle aynen şöyleydi. “Allah’ı bulacaksan evlenemem lazım. Bir kalpte iki sevgi olmaz.” Böyle bir hareket dinin neresinden var. Hadi dinde oldu diyelim bunu bu adamlardan önce peygamberin yapması gerek miydi? Benim kızdığım başka bir mesele ise bu olayların İslam adına yapılması. Allah için İslam’ın neresinde var bunlar? Bir de üstüne üstlük kitabın çoğu yerinde de bu aşkı anlamayanlar çıkıyor. Onları da çok güzel eleştiriyor. Herkes zaten bu aşkı bu olayları anlayamazmış. Bunu anlamak için belli bir mertebe gerekir. Zaten benimde anlamayacağım dine ihtiyacım yok. Hali hazırda İslam dininde bir mertebede yok. Bütün bunlar bana Hristiyanlıktaki ruhban sınıfını hatırlattı. Birileri siz anlamazsınız diye diye kendine güzel bir yer edindi. Biz galiba bunu anlamadık. Son olarak diyeceklerim: Allah sizi kendisine âşık olun diye yaratmadı. Allah sizi eşlerinizi dul bırakın diye yaratmadı. Allah sizi sevdiğinize söz verip, onu yarı yolda bırakın diye yaratmadı. Allah sizi çocuğunu yetim ya da öksüz bırakın diye de yaratmadı. O, sizi insanları mutlu edin diye yarattı…
Bab-ı Esrar
Bab-ı EsrarAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201836,1bin okunma
··3 alıntı·
1 artı 1'leme
·
6,5bin görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
V v okurunun profil resmi
Kominist görüşe sahip bir kişi neden islami konularda yazamasın ki? Kim daha iyi araştırırsa o daha iyi biliyordur. Olaya, "belki böyle insanlar bize yeni bakış açıları kazandırır, belki bilmediğim bir noktayı aydınlatır" gözüyle bakarsak daha faydalı olacağını düşünüyorum. Yoksa 'bir kominist olarak bize dini ders verme ya' sözleri ile olaya yaklaşacaksak alacak çok yolumuz var demektir.
Bu yorum görüntülenemiyor
Kendi hâlinde bir okur okurunun profil resmi
Komünistler din hakkında konuşmazlar mi veyahut okuyamazlar mi ?
Hüseyin DEMİR okurunun profil resmi
Din hakkındaki kendi görüşlerini terbiye sınırları içinde ifade edebilirler. Fakat din hakkında hüküm veremezler
7 sonraki yanıtı göster
bastianikalesindekipisi okurunun profil resmi
Elestirinizin haklı ya da haksız yanı olabilir. Sonuçta dünyada ne kadar insan varsa o kadar farklı görüş vardır. Benim değinmek istediğim nokta "son yıllarda" tabiriniz. Siz kitabı yeni okumuş olabilirsiniz ancak dikkate almanız gereken yıl bu kitabın 2008 yılında basıldığı. Edebiyat sosyolojisi açısından bakıldığında 10 yıl önce yayımlanmış bir kitabı bu bağlamda tanımlamak ne kadar doğru bilemiyorum.
Yaren okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş, emeğinize sağlık Hüseyin bey. Merak ettiğim bir şey var, Elif Şafak gibi yazarlar bahsettiğiniz konulardan dolayı sürekli eleştirilirken sitede Ahmet Ümit neden parlatılır? Belki gözümden kaçmıştır bilmiyorum ama ilk defa böyle bir yorum gördüm kitap ve yazarla alakalı. Teşekkürler.
Hüseyin DEMİR okurunun profil resmi
Ahmet Ümit birkaç istisna dışında cinayet romanı yazıyor. Onu da iyi yazıyor. Yani bir cinayet romancısından bekleneni sonuçta verebiliyor. Ayrıca cinayet konusunun dışına çıktığı zamanlarda da en azından safı belli. ( Benim gördüğüm kadarıyla sadece bu kitapta eksen kayması yaşamış) Son olarakta şunu diyebilirim. Kahraman ve Ahmet Batman gibi yazarların partlatıldığı bir ülkede Ahmet Ümit hayli hayli patlatılır. Gayet normal...
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Eserlerin böyle incelenmesi ilgi çekici olduğu kadar tepki doğurucu olabilir. Ben takdirimi basıyorum. Nihayet misyon çözüldü. İskender Pala hakkında da sizden okumak isterim. "Arabesklik" furyası oluşturma amaçlı reklam için inanılmaz bütçeler ayrılıyor"muş".
Hüseyin DEMİR okurunun profil resmi
Iskender Hoca daha çok divan şiiri ile ilgileniyor. Onun bu tarz olacağını sanmıyorum... En azından bunları şairlerin hayatında anlatır fakat ibadet gibi göstermez.
8 sonraki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
Hüseyin Hocamın incelemelerini çok değerli buluyorum. İlk elden oldukça dürüst. Olgun birisi kendisi, zira yapılan eleştirilere yaklaşımından anlıyorum bunu. Çünkü güzel olan, bir insanla aynı fikirde olmak değil, fikirleri, katılmasa da, rahat ve anlaşılacağını bilerek konuşabilmektir. Kalemine sağlık Hüseyin Hocam
Hüseyin DEMİR okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Abi. Seni ilk tanıdığımdan beri herhangi bir incelememi sen beğenirsen daha fazla bir mutluluk kaplıyor içimi :)
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.