Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

258 syf.
·
Puan vermedi
Yıllar yıllar önce belki 10 belki 11 yaşımdayken Türkçe öğretmenimin elime Beyaz Diş’i vermesiyle başladı hikaye. Tıpki Beyaz Diş’in hikayesinin 2 adamın kurtların saldırısına uğramasıyla başlaması gibi. O zamanlar çocuk olduğum için hikayeye çok yüzeysel bakmıştım, belki okuduğum ilk romanlardan biri olmasından ötürüdür. Yine o zamanları onurlandırmak adına Beyaz Diş’i tekrar okudum. Bütün kitap boyunca Beyaz Diş yüreğimde attı. O benim kurtumdu, onu seven hayata döndüren bendim, onunla ağlayan, gülen, onunla karlarda koşan bendim. Beyaz Diş benimdi. Hikaye çok çok önceden başlıyor ve bu sayede Beyaz Diş’in annesi Kiche’yi tanıyoruz ve Beyaz Diş’in içine sinmiş olan insan yakınlığının nereden geldiğine tanık oluyoruz. Bir kurdun annesiyle olan bağını, hayvanların da bir anne ve bebek olduğunu en en derinimizde hissediyoruz. Sonra insanlar her şeye olduğu gibi anneyle yavrusuna da el atıyorlar, “insan tanrı”yla tanışıyoruz. Önce saygıyı öğreniyoruz insandan. Bir kurdun adım adım nasıl evcilleştiğine tanık oluyoruz; insanın hükmünün hayvanlar üzerinde ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Sonra bir gün “insan tanrı” kötü oluyor, kurt oluyoruz. Vahşileşiyoruz. Beyaz Diş’le her şeyin iyisini, kötüsünü, sebeplerin nasıl sonuçlar doğuracağını, bir elin bir gün dayağı simgelerken öteki gün nasıl sevgiyi simgelediğini görüyoruz. İnanılmaz güzel bir hayat hikayesi okuyoruz, bu sefer bir kurdun. Beyaz Diş’in. Güzeller güzelinin. Ve sonunda sevgiyi kucaklıyoruz, sanki bizler de yıllardır sevgiye hasret gibi Beyaz Diş’le birlikte kendimizi bırakıyoruz sevgili tanrının eline. Kalplerimiz bir atıyor, ona ait oluyoruz. Jack London’dan karların arasında sıcacık bir hikaye. Siz de soğuk bir kış gününde üşürseniz bu kitabı elinize alıp birkaç gözyaşıyla ısınmalısınız.
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,4bin okunma
·
707 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.