Bu kitabı o kadar beğendim ki kelimelere cümlelere sığdırmam pek mümkün değil.
Sadece kitabın bir bölümünden bir alıntı paylaşmak istiyorum tabii ki kitap çok daha geniş bir perspektifte..
“Televizyon ve radyo gibi kitle iletişim araçları, bir bakıma yendikten sonra unutulan, bir süre sonra tekrar yenilen yemekler gibi. T.S. Elliot’un da dediği gibi, “ televizyon milyonlarca insanın aynı şakaya aynı anda gülmesini sağlayan, ama kendilerini yine de yalnız hissetmelerine neden olan bir eğlencedir.”
Serdar Kuzuluoğlu’nun Zihnimin Kıvrımları adlı podcast serisinin bir bölümünde de buna benzer bir yorumla bahsettiği günümüz sosyal medya mecralarında da “story” ya da “hikaye” dediğimiz 24 saat sonra kaybolacak anılarla yaşıyoruz hayatımızı gelip geçici.. ne garip ne tuhaf hiç gitmeyecek gibi tutku ve bağlılıkla yaşadığımız fakat öylesine önemsiz ve alelade yaşamlarımız..
Kitaba bir gönül atmanızı tavsiye ederim..