Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

494 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Kırım yıllardır bazı devletlerce paylaşılamayan bir yarımada. Yalta, Kırım’a bağlı, birçok ulustan insanın kardeşçe yaşadığı bir şehir. Romanımız, Yalta’nın Tatar köyü Kızıltaş’ta dünyadan izole, dedelerinden kalma arazilerinde, kimsenin bir diğerinden zengin veya fakir olmadığı herkesin birbirini tanıdığı, sekiz yüz kişilik bir yerde geçiyor. Onlar da İnsandı, roman kahramanı Bekir’in yol kenarında karşılaştığı gariban iki yabancıya merhamet edip onlara kalacak yer, iş, aş vermesiyle başlıyor. İki yabancının köye yerleşmesiyle birlikte köyde uğursuzluklar başlıyor ve bunların ardı arkası kesilmiyor. Tâ ki bir gece ansızın köylüler tecrit edilmeye başlayana kadar… Onlar da İnsandı romanında geçen yerlerin yazarın doğup büyüdüğü yerlerle birebir örtüşmesi; yazarın sürükleyici, hüzünlü ve içten anlatımı, detaylı betimlemeleri, romanın yazarın hayatından kesitler sunduğunu düşündürtüyor. Roman karakterlerinin dönemin insanlarından esinlenildiği sonucuna varıyoruz. Romanımız 20. yüzyılın ilk yarısında geçiyor. Kitapta yazarın konu aldığı dönemin köy insanının kültürüne, yaşam tarzına ve düşünce yapısına vâkıf olabiliyoruz. Romandaki Kızıltaşlılar inançlı, yardımsever, iyi niyetli, güvenilir, çiftçilikle geçimini sağlayan, toprakla uğraştıkları için çocuklarını mektebe göndermeyi gerekli görmeyen, gençlere yeterli söz hakkı tanımayan insanlar. Topraklarına o kadar çok önem veriyorlardı ki komünizmin kendilerini haraca bağlasa bile topraklarını ellerinden al(a)mayacağını düşünüyorlardı. Çünkü orası onların ata toprağıydı ve dedeleri de orada doğmuştu. Onlar da İnsandı romanı ülkemizde ilk defa 1956 yılında Varlık Yayınları tarafından yayımlandı. Dağcı hiç Türkiye’ye gelmese de eserlerinin tamamını Türkiye Türkçesiyle yazdı. Yaşar Nabi ile mektuplaşarak tanışan Dağcı’nın ilk kitabı Korkunç Yıllar’ın redaksiyonunu şair Ziya Osman Saba yaptı. Onlar da İnsandı kitabında Türkiye ile ilgili atıflara da rastlıyoruz. Türkiye’den gelen altın ve şalların halkın gözünde daha kıymetli olması, “Damadı Samsun’dan mı getireceksin?” gibi halkın diline pelesenk olmuş deyimler gibi… Kırım ile bağlarımız çok eskilere dayanıyor. 1475’te Kırım Hanlığı kendi isteğiyle Osmanlı’ya dâhil oldu ancak 1774’te Osmanlı’nın Rusya’ya yenilmesi sonucu, Sovyetler Birliği tarafından Kırım bölgesi Ukrayna’ya bağlandı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Ukrayna, 1991 yılında Kırım’ın özerk statüsünü kabul etti ve tüm Kırım Tatarlarının sürgünden dönmesine izin verdi. Kırım’da hâlâ bazı siyasi sıkıntılar devam ediyor. 21 Mart 2014’te Rusya yasa dışı bir şekilde Kırım’ı ilhak etti. Bazı kaynaklarda Rusya’nın 600 bin civarında vatandaşını adaya getirdiği ve bölgedeki Tatarlara baskı uygulayarak bir nevi yarım kalan asimilasyon çalışmalarına devam ettiği ifade ediliyor. 27 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Rusya, Kırım’ın jeopolitik konumundan dolayı hem Karadeniz’de hem de Ukrayna’nın güneyinde üstünlüğü ele geçirmiş durumda. Kitaptaki karakterlerden Enver’in işgalcilere direnirken yurttaşlarına sarf ettiği sözler aracılığıyla sanki yazar okuyucuya sesleniyor, “Kırım’ın sevgisini, Kırım için dökülen kanları, gözyaşlarını, Kırım’ın acısını beraberinize alın, kalplerinizde götürün! Türk dünyası geniştir, gidin! O güneşin doğduğu yerlerde kalplerinizi Türk kardeşlerinize açın, söyleyin onlara: Düşmanlarımızı da insan sandık ama başımıza neler getirdiler, deyin. Ne felaketlere uğradık, deyin. Anlatın, anlamalı onlar. Anlarlar.” Kitabın sonunu nasıl bitireceği konusunda kararsız kalan Cengiz Dağcı, tesadüfen bir dergide kendi halkı sürgün edildikten sonra yerlerine gelen yabancıların mutluluğunu anlatan bir yazıya denk gelmiş. O metni de Son Birkaç Söz başlığıyla kitabın sonuna eklemiş ve kitabını şu dizelerle noktalamış: “Evet, onlar da insandır! Pavlenko’lar, İvan’lar, Kostyük’ler, Vasil Dimitroviç’ler, Stepan’lar, belki bunu gülünç görecekler; ama nasıl görürlerse görsünler, ben eserimi tekrar sakin bir dua ile bitirmek istiyorum. Romanımı kapatırken: Tanrım!, diyorum. Onlar da insan! Acı onlara! Kendileri gibi, başkalarının da insan olduklarına inandır onları!” “Ötekiler, o hayvan gibi sürülüp götürülenler… Onlar da insandı!” Kitabı Kırım Türklerinin sürgün edilmeden evvelki yaşantılarını merak eden herkesin okumasını tavsiye ederim. Kitabın devamı niteliğinde olan O Topraklar Bizimdi’de ise sürgünde ve İkinci Dünya Savaşı’nda Kızıl Ordu ve Beyaz Ordu arasında kalan Kırımlıların dramı anlatılıyor. Keyifli okumalar dilerim.
Onlar da İnsandı
Onlar da İnsandıCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 20202,869 okunma
·
1 artı 1'leme
·
627 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.