Kuşun yanından geçip saçağın altına yığılmış beyaz plastik sandalyelere yöneldim, birini kaldırıp baktım. En üstteki, çamur içindeydi ama onun hemen altındaki kirli sayılmazdı, oturmadan önce elimle tozlarını sildim. Bahçenin yüksek otları beni gizliyordu, sokaktan beni kimse göremezdi, ayrıca saçağın altına sığındığımdan, yağmurdan da korunuyordum. Bu yüzden, hafifçe ıslık çalarak incecik yağmur altındaki bahçeyi seyre koyuldum. Farkında olmadan, Rossini'nin Hırsız Saksağan'ını seçmişim; makarnamı pişirirken o yabancı kadının bana telefon ettiği sırada çalan melodiyi.